Diğer
    Ana SayfaGüzellikMucize mi, yoksa tehdit mi?

    Mucize mi, yoksa tehdit mi?

    -

    Dilediğimizi yesek, dilediğimizi içsek… Spor, egzersiz yapmasak. Ama yine de kilo versek. Güzel bir hayal değil mi? Geçtiğimiz günlerde, “karbondioksitle zayıflama” haberlerini okuyunca bir an hayallerimizin gerçek olduğunu sandık. Ama uzmanları dinleyince hevesimiz kursağımızda kaldı. İşte tüm yönleriyle karbondioksitle zayıflama ve yorumlar…

    Elif Duran

    Geçen ay okurlarımızdan gelen maillerde bir konu dikkat çekecek kadar çok yer alıyor, bize bu konuda birçok soru yöneltiliyordu: karbondioksitle zayıflama… Okurlarımız bu konuda ayrıntılı bilgi istiyor, karbondioksitle zayıflamanın herhangi bir yan etkisinin olup olmadığını araştırmamızı rica ediyordu. Biz de bu istekleri dikkate aldık ve bu konuyu araştırmaya karar verdik. Tabii, öncelikle sorularımızı, Levent'teki merkezinde bu uygulamayı yapan Estetik Tıp Uzmanı Dr. Ali Kerim Diler'e sorduk.

    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, 4 yıl Milano Estetik Tıp Okulu'nda eğitim gören Dr. Ali Kerim Diler, burada estetik tıp üzerinde çalışmalar yapmış. Yani, çeşitli hastalıkların estetik kusurlara neden olan kısımlarının tedavisiyle ilgilenmiş. Hormonsal bir bozukluk nedeniyle oluşan aknelerin tedavisini ya da çeşitli nedenlerle cilt yüzeyinde oluşan kılcal damarların giderilmesini onun çalışma alanını oluşturan örnekler olarak gösterebiliriz.
    Görüşlerine başvurduğumuzda, Dr. Ali Kerim Diler, karbondioksitle lokal yağların giderilmesinin son derece masum ve etkili bir tedavi olduğunu, hiçbir yan etkisinin olmadığını söyledi. Bunun mucizevi bir tedavi olmadığını da sözlerine ekledi. Kimseye santimler ya da her geçen gün tartıda azalan kilolar vaat etmediğini belirten Dr. Ali Kerim Diler, karbondioksitle zayıflamanın lokal yağlar üzerinde özellikle de göbek bölgesi üzerinde etkili olduğunu anlattı.

    "Hemen hemen hiç yan etkisi yok"

    Estetik Tıp Uzmanı Dr. Ali Kerim Diler, karbondioksitin vücuda hiç de yabancı bir madde olmadığını bunun soluk alıp verirken dışarıya verilen gaz olduğunu aynı zamanda kanımızda da çözülmüş şekilde bulunduğunu söylüyor. Fransa’da kaplıcalardaki, karbondioksitli suların mikrosirkülasyona iyi geldiği keşfedildikten sonra karbondioksit gazı tıpta çeşitli amaçlarla kullanılmaya başlanmış. Örneğin zor iyileşen, kapanmayan yaralar, çevrelerine karbondioksit enjekte edilerek tedavi edilebiliyor. Lokal yağlara karşı uygulanması da bu gazın enjektör aracılığıyla deri altına, yağların içine verilmesi esasına dayanıyor.

    Peki karbondioksit gazı yağların içine direkt olarak verilince ne oluyor? Dr. Ali Kerim Diler, gazın içeriye yağ hücresi adipositlerin duvarlarını kırarak girdiğini, böylece bir yağ hücresi yıkımı olduğunu açıklıyor. Ayrıca o bölgede karbondioksit oranı yükselince vücut o bölgeye daha çok kan pompalamaya başlıyor. Bölgedeki kan dolaşımı hızlanıyor. Kanda oksijen taşıyan hemoglobin hücreleri, o dokulara normalde 1-3 molekül bırakırken, karbondioksit oranı artıca 5-10 molekül bırakmaya başlıyorlar. Dr. Diler, bu dokulara birkaç hafta sonra mikroskopla bakıldığında orada yeni kılcal damar oluşumlarının gözlenebileceğini belirtiyor.

    - Advertisement -



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz