ABD ve Avrupa’nın pek çok ülkesinde moda olan Afrika dansı, şimdilerde ülkemizde de ilgiyle takip ediliyor. Özellikle yoğun ve stresli iş hayatı olanlar için birebir. Birçok şirket çalışanının katıldığı derslerde amaç hem rahatlamak hem takım ruhunu geliştirmek. Form tutmak ve özgüven kazanmak da cabası.
Funda ÇATAR
Salsa, Afro-Kuban, Tap ve Jazz Dans ile Swing gibi pek çok dansın kökeni olan Afrika dansı, şimdilerde Türkiye’de büyük bir ilgi görüyor. Bunun nedeni ise Afrika dansının olumlu etkilerinin saymakla bitmemesi. İnsanın içinde uyarılmayı bekleyen ritim duygusunu en iyi ortaya çıkaran danslardan biri olarak nitelendirilen Afrika dansı; hem fiziksel hem de ruhsal pek çok yarar vaat ediyor! Her şeyden önce serbest ve doğal hareketlerle, içinizde zaten var olan, fakat uyuyan ritim ve dans yeteneğini ortaya çıkarıyor. Ayrıca derslerde eğlenirken hem vücudunuzdaki toksinlerden arınmanıza hem de forma girmenize yardımcı oluyor. Ben de, ‘Nedir sahiden, bu Afrika dansı?’ diyerek, rotamı Galatasaray’daki Fazıl Stüdyo’ya çevirdim. Ve, ses kayıt cihazımı, Türkiye’deki tek Afrika dansı eğitmeni olan İnci Turan Jocelyn’nin önüne koydum.
İnci Turan Jocelyn, Afrika dansıyla 1999 yılında tanışmış: “Bir gün Newyork’ta, Central Park’ta voleybol oynarken her yaş ile meslekten oluşan bir topluluğun Afrika davulları çaldığını gördüm. Çevrelerinde toplanan insanlar da dans ederek müziğe eşlik ediyorlardı.” diye sözlerine başlıyor Jocelyn. Bu müzik ve dans Turan Jocelyn’i o kadar çok büyülemiş ki, haftalarca voleybol oyunu biter bitmez soluğu bu topluluğun yanında almış. Hatta kısa bir süre sonra, Afrikalıların geleneksel vurmalı çalgısı olan ‘djembe’ davulunu çalmaya başlamış. Ardından da dans okullarında, 7 yıl boyunca, Afrika dansı derslerine devam etmiş. Türkiye’ye geldikten sonra ise çeşitli merkezlerde ve şirketlerde, kendisi özel dersler verir olmuş. Turan Jocelyn, bu konudaki tüm tecrübelerini bizimle de paylaştı ve Afrika dansının özelliklerini bize anlattı.
Özgür hissettiriyor
Afrika dansı; ‘toprak ana’, ‘doğa’, ‘yeryüzü’ ve ‘atalara teşekkür‘ temaları altında, çeşitli sembolik hareketlerden oluşuyor ve Afrika kıtasına özgü davullar eşliğinde
gerçekleştiriliyor. Dersin ilk yarım saati kendine has ısınma ve esnetme hareketlerini içeriyor. Sonraki bir saati ise canlı müzik eşliğinde, güçlü ama aynı zamanda herkesin zevkle uygulayabilmesi için zarif ve basit hareketlerle devam ediyor. Afrika dansının hareketlerini uygularken neşeleniyor, fazla hareket kısıtlaması olmadığı için de özgürleşiyorsunuz. Böylece yorulmak yerine kendinizi daha enerjik hissediyorsunuz. Daha önce hiç dans etmemiş ve dansa pek de yatkın olmadıklarını düşünenlerin bile adapte olabileceği bu dans, kendine has etnik müziğiyle birlikte insana coşku dolu saatler yaşatıyor.