3. Aşama: Anı yaşayın
Kimbilir, belki de yıllar sonra ilk kez bir konseri kaydetme ya da birine dinletme telaşı olmadan izliyorsunuz. Tam sahnedeki sanatçının dudaklarından süzülen hoş tınıların büyüsüne kapılmışken, ateşböcekleri misali onlarca telefon ekranı irili ufaklı boylarıyla tüm dikkatinizi dağıtıyor. Kabul edin, eğer telefonunuz yanınızda olsa siz de aynı şeyi yapıyor olurdunuz. Hatta en az bir tweet atıp, durum güncellemesi yapmış olur, belki de biletinizin fotoğrafını paylaşırdınız. Siz siz olun, anı yaşamak yerine, bir şeyleri kaydetmenin veya fotoğraf çekmenin telaşına düşmeyin, eğlencenizi baltalamayın…
4. Aşama: Telefonu kapatın
Topu topu birkaç gün geçti ama siz şimdiden Instagram’da boş boş dolaşırken veya diğer insanların tatil fotolarını didik didik incelerken -kabul edin bunlar hepimizin yaptığı şeyler- harcanıp giden ne çok zamanınız olduğunu fark ettiniz. Telefonunuzdan uzak kalmaya alışın. Böylece yemekte gözleriniz telefonda değil, sevgilinizde ya da arkadaşınızda olur. Sürekli ertelediğiniz egzersizleri yapmaya başlayın. Cep telefonu esaretinden kurtuldukça, kendiniz ve ilişkiniz için daha fazla zaman ayırabileceğinizi unutmayın.
Zafer sizin!
İşte bu kadar… Vücudunuzun bir uzvu haline gelen akıllı telefonunuzdan ayrı kaldığınız günler bitti. Peki hafta sonuna dek “koptuğunuz” internet aleminde dolaşan o meşhur fotoğrafı görmemek size ne kaybettirdi? Belli ki posta kutunuza düşen onlarca tanıtım e-postayı görmediğiniz için dünyanın sonu da gelmedi. Ama o birkaç gün size daha rahat gece uykuları, sürekli bir şeyleri kaçırdım endişesinden uzak, huzurlu anlar getirdi…
Akıllı telefon detoksunun ardından kendinizi bir tatilden dönmüş hissedip, gerçek hayata uyum sorunu yaşıyor musunuz? Sessiz, boğucu olmayan, bip’lerle bölünmeyen dünyanızı özlüyor musunuz? O zaman kendinize söz verin: “Artık akıllı telefonumun verdiği her uyarıda onunla ilgilenmeyeceğim. Böylece daha sağlıklı ve daha sakin bir ben olacağım…”
Dijital detoksa ihtiyacınız olduğunun 5 göstergesi
* Sohbet sırasında sürekli telefonunuzu kontrol ediyorsunuz. (Unutmayın, sevdikleriniz konuşurken sürekli ekrana bakmak, onlara “sıkıcısın” demekle aynı anlamaya geliyor.)
* Telefonla konuştuğunuzda gerginleşiyorsunuz. (Günümüzde telefon görüşmeleri çok seyrekleşti ama e-postadan daha çok etki ediyor.)
* Eğer eğlenceli bir şey yapıyorsanız, mutlaka Facebook’ta paylaşıyorsunuz. (En azından haftada bir gün check-in yapmamaya ne dersiniz?)
* İş yazışmalarınızı tatilde de kontrol ediyorsunuz. (Beyaz yakalıların neredeyse yüzde 75’i e-postalarını kumsalda da kontrol ediyor. Dahası yüzde 69’u cevap yazıyor. Unuttuysanız hatırlatalım, tatildesiniz!)
* Eğer hiç kimse Facebook statünüzü beğenmezse veya yazdıklarınızı retweet etmezse kendinizi kötü hissediyorsunuz. (Böylesi önemsiz bir şeyin özgüveninizi olumsuz yönde etkilemesine izin veriyorsanız, bu dijital detoks uygulamanız gerektiği anlamına geliyor.)
✎ Ayşegül UYANIK ÖRNEKAL
Formsanté Dergisi Aralık 2013 sayısı
