Diğer
    Ana SayfaPozitifAret Vartanyan: "Sadece inandıkların gerçek olur"

    Aret Vartanyan: “Sadece inandıkların gerçek olur”

    -

     

    Bu hale nasıl geldik peki?

    Buna dönemsel de bakmak lazım. 68 kuşağında yine özgür olmak, kendin olmak, kendini ifade etmek isteği vardı. Sonra teknolojinin hızlı gelişimi ile beraber bir anda her şey doldu taştı, tüketmeye başladık, sahip oldukça güçlü hissetmeye, sahip olduklarımızla kendimizi ifade etmeye başladık. Ve sürekli tüketim hali başladı; al, al al… Telefon al, yenisi çıktı onu al… Ama vermek hiç yok. Çok fazla yemek yiyen insanın sindirim sorunu gibiydi ve artık bitti… Bugün şunu yaşıyor insanlar; doluluğun içinde yokluk, kalabalığın içinde yalnızlık… Biz kendin olabilmeyi yanlış anladık. Kendin olmak bencil olmak gibi algılandı. Oysa güçlü insan olmak, birey olmak, artı ve eksilerinle kendini kabul edip ortaya koymak demek… Bunu yapabilseydik sevmekten de bu kadar korkmazdık. Bugün herkes “sevgi böceği” ama sevgiyi konuşan uzmanlar, yazarlar bile tırnaklarını çıkartmaya hazır. Ama sonunda sistem tıkandı ve insanlar sorgulamaya başladı; ben niye yaşıyorum? 

     

    Daha iyi şartlarda yaşamayı istemek hata mı?

    - Advertisement -

    Daha iyi bir arabaya sahip olmak, daha lüks bir evde oturmak istemekte sorun yok. İmkanımız varsa yapalım. Ben de lüksü seviyorum fakat bu senin kimliğin, kendini ifade etmek aracın olduysa sıkıntı var. Rahatlığı, konforu, güvenliği için en pahalı otomobili kullan ama onun anahtarını toplantı masasına bırakmak için, insanların “Vay be” demesi için o otomobili kullanıyorsan bittin. Çünkü altından o arabayı, kolundan o saati aldıklarında geriye bir şey kalmıyor demektir. Benim derdim o… Sahip olduklarım, çocuklarım dahil benim kimliğimi oluşturmamalı. Bugün anne-babalar çocuklarının başarısını kendi kimlikleri yapıyor. “Benimki şurayı kazandı, seninki nereyi kazandı”diye…  

     

    İnsanların kendine bakmaya başladığı bu dönemde sunulan birçok seçenek var. Herkes bir yol gösteriyor. Nereye gideceğiz?

    Kimse yeni bir şey söylemiyor ki! Paganizm, Şamanizm, Budizm, Mevlana da aynı şeyleri söylüyordu. Hiçbir şey yapmayın, sadece Mevlana’nın şu sözünü alın; ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün. Bitti… Başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Açıkçası tıpkı pazarlama gibi oldu, her sene yeni bir yöntem çıkıyor. 

     

    O zaman yine tüketime dönmüş olmuyor muyuz?

    Aynen öyle… Kişisel gelişim kavramına burada karşıyım. Bakın daha neler çıkacak, nano nefes tekniği gibi şeyler çıkacak herhalde. Oradan oraya savruluyor, arıyorsunuz ama aslında kimse size bir şey veremez ki… Ben diyorum ki bana kurtarıcı gibi bakmayın. Ben sadece ayna olabilirim. Kaynak alıcısını bilmez. İnsan bekliyor ki Aret ya da Ahmet bir şey söylesin, onları yapalım ve kendimiz olalım. Yok böyle bir şey. Bütün cevaplar içinizde var ve gerek yok aslında kitaplar arkasında olmaya. Sürekli yaşamaya başlamak için hazırlanıyoruz. Hazırlanmaya gerek yok aslında sadece yürüyün. Bana düşmüyor söylemek, yine de söylemeye başladım; bu anlamda iyi şeyler yapanlar var ama şaklabanlar daha fazla. 

     

    11042014 aretvartanyan2İnsanlar size neden geliyor?

    Şunu görüyorum; Yaşam Atölyesi’nin web sitesi bile yokken 60-70 bin kişi olmuştuk biz. Şu kapıdan girdikten sonra benim için önyargısız sadece insan vardır. Enerjiye çok inanıyorum. Ve insanlar samimi olan ile olmayanı çok net ayırt ediyor. Bana niye gelindiğini bilemem ama ne yaptığımı bilebilirim. Ben karşımdaki insana önyargısız bir şekilde, ona aslında kendini hatırlatmaya çalışıyorum, bunun için aracı oluyorum. Sokağa çıkın, insanların yanlarına gidin ve önyargısız olarak sohbet etmeye başlayın. İnsanların konuşmaya ne kadar ihtiyacı olduğunu göreceksiniz. Öyle bir hale geldik ki yoldaki yaralıyı hastaneye götüren adama “iyi insan” diyoruz. Ya da bir erkeğin kadına kapıyı açmasına “centilmenlik” demeye başladık. 



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz