Başınız ağrıyabilir, regl döneminde olabilirsiniz, son dönemde biraz kilo aldınız veya üzerinizde çok fazla baskı var. Bunların her biri doğru olabilir. Ancak düşük libidonun altında yatan sebepler zannettiğinizden daha karmaşık.
Yazı: Seda Özdemir Şimşek
Kadınlarda düşük libido ya da cinsel isteksizlik önyargılar ve yanlış anlaşılmalarla açıklanır hep. Oysa gerçek şu ki cinsel istek; cinsiyet, cinsel yönelim, ilişki durumu ve yaşa bakılmaksızın sürekli değişim gösterir. Libidoyu biyolojik bir ihtiyaç veya doğuştan gelen bir insan dürtüsüne indirgemek kolay gelse de aslında cinselliğin daha derin bir kavram olduğunu unutmamalıyız.
Bu doğrultuda uzmanlar, libidoyu seks dürtüsünden çok seks arzumuz olarak tanımlıyor. Ancak yanlış anlamayın, bu tanım ne sıklıkta seks yapmak istediğimize dair biyolojik bir temel olmadığı anlamına gelmiyor. Tersine, araştırmalara göre libidomuz büyük ölçüde hormonlarımızın etkisi altında ve hormonlarımız yaşamımız boyunca pek çok faktörle defalarca değişime uğruyor. Ancak cinsel dürtülerimiz nörolojik, vasküler ve endokrin sistemi gibi fizyolojik faktörlerden etkilendiği kadar özgüven ve vücudumuz hakkındaki duygularımız gibi bir dizi psikososyal faktörden de etkileniyor. Kısacası, kimisi kontrolümüzde kimisi kontrolümüz dışındaki tüm bu faktörlerin hepsinin karmaşık cinsel arzularımızda bir payı var. Tam da bu yüzden, tüm insanlığın oldukça geniş bir ‘azgınlık’ yelpazesine sahip olması hiç şaşırtıcı değil. Aslına bakarsanız, konu cinsel istek ya da dürtü olduğunda objektif değerler bile olmadığını söyleyebiliriz. Birimize “düşük cinsel istek” gibi görünen diğerine epey yüksek görünebilir. Dolayısıyla “Neden benim cinsel dürtülerim bu kadar düşük?” gibi bir sorunun gerçekten basit bir yanıtı yok.
Sonuç olarak kendi normalimizi değerlendirmek için başkalarıyla karşılaştırma yapmak büyük bir hata. Ancak eğer seks yapma arzunuz sizin kendi normalinizin altına indiyse işte o zaman altta yatan bazı spesifik nedenler olabilir. Bu sebepleri ve sizi gerçekten rahatsız ediyorsa neler yapabileceğinizi bulmak için uzmanların görüşlerini derleyip ve bilimsel dergilerde çıkan son araştırmalara göz attık.
KADINLARDA CİNSEL İSTEKSİZLİĞİN 10 GİZLİ NEDENİ
RUH SAĞLIĞINIZ DİPLERDE
Stres veya kaygı yaşadığınızda, vücudunuz bir huzursuzluk durumuna geçer. Savaş-ya da-kaç modu devreye girerek vücudunuzun cinsel istek gibi pek de “elzem olmayan” işlevleri sergilemesini zorlaştırır. Araştırmalar, kortizol gibi stresle bağlantılı hormon istilasının libidoda azalmaya etki edebileceğini gösteriyor. Depresyon da zaten cinsel arzunun azalmasına doğrudan etki edebiliyor. Yataktan duş almak için bile güçlükle kalkabildiğiniz bir ruh halindeyken seks için heyecan duyamamanız oldukça anlaşılabilir bir durum.
REGL DÖNEMİNDESİNİZ
Adet görürken vücudunuz ay boyunca hormonal değişiklikler yaşar. Sonuç olarak, bu değişimler, cinsel isteğinizin seviyesinde bir etkiye sahip olabilir. Genel olarak, libido, yumurtlamanın hemen öncesinde ve başlangıcında en yüksek seviyesindedir ve uzmanlar bunu, bu süre zarfındaki testosteron üretimindeki hafif artışa bağlıyor. Bununla birlikte, yumurtlamayı baskılayan hormonal doğum kontrolü bu testosteron artışını azaltabilir. Bu nedenle doğum kontrol hapı gibi gebeliği önleyici yöntemlere başvuran kişiler yumurtlama dönemindeki bu yüksek libidoyu hissedemeyebilir. Adet gören kişilerin libidolarında günlük (ve hatta gün içinde) değişiklikler yaşanabileceğini ve bu değişikliklerin hormon seviyeleri tarafından belirlenebileceğini unutmamak önemli. Kadın ve doğum uzmanları asla kesin bir kural yoktur diye belirtiyor. Bazılarının adet dönemlerinde yapmak istedikleri son şey seks iken diğerleri için bu mesele bile değildir diye açıklıyorlar. Bu arada adet döngüsünün libido üzerindeki etkisinin psikolojik bir bileşeni de olabilir: Regl döneminde aktif olarak seks yapmak konusunda rahat olmayan biriyseniz, doğal olarak bu süre zarfında daha düşük bir cinsel dürtüye sahip olabilirsiniz. Ayrıca, adet döneminizden hemen önceki ruh hali dalgalanmaları da libidonuzu olumsuz etkileyebilir.
LİBİDOYU DÜŞÜREN İLAÇLAR ALIYORSUNUZ
Ruh sağlığının düşük libidoda büyük rol oynayabileceği diğer bir yola geldik: Yaygın olarak reçete edilen birçok ilaç, özellikle de seçici serotonin geri alım inhibitörü (SSRI) grubu antidepresan ilaçların potansiyel yan etkileri arasında libidoda düşüş bulunuyor. Bu ilaçların birçoğu cinsel isteği engelleyebilir, vajinal kayganlığı azaltabilir veya ereksiyon bozukluklarına yol açabilir. Libido ayrıca nöbetleri önlemek için kullanılan bazı antipsikotikler ile kanser ve hipertansiyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlardan da etkilenebiliyor. (Bu hastalıklarla yaşamanın, cinsel ilişkiye girme ile ilgili sorunlara yol açabileceğini aklınızda bulundurun.)
Yukarıdaki maddede bahsettiğimiz gebelik önleyici ilaçların cinsel isteği etkileyip etkilemediği tartışması ise yıllardır sürüyor. Aslında 2020 yılında konuyla ilgili 12 araştırmanın toplu analizi doğrudan bir bağlantı bulamasa da, cinsel istekteki düşüşün hala doğum kontrol yöntemiyle alakası olduğu inanışı çok yüksek. Uzmanlara göre bazı kadınlarda doğum kontrol hapındaki değişim fark yaratabiliyor. Bazıları için ise hap dışı yöntemler daha iyi sonuç veriyor. Unutmayalım ki; doğum kontrol haplarıyla ilgili sorunlardan biri de yumurtlamayı engellemeleri, bu nedenle kadınlar adet döngüsü sırasındaki testosteron artışını yaşayamayabiliyor. Eğer doğum kontrol yönteminizin cinsel dürtünüzü etkilediğinden şüpheleniyorsanız, kesinlikle doktorunuzla konuşun. Bu sayede gerekirse güvenli bir şekilde başka bir seçeneğe geçerek libidonuzu yeniden artırabilirsiniz.
YETERİNCE KALİTELİ UYKU UYUYAMIYORSUNUZ
İyi uyumak sadece sizi enerjik hissettirmekle kalmaz, aynı zamanda vücudunuzun en iyi şekilde çalışmasını sağlamak için hayati önem taşır. Bu, sekse daha fazla ilgi duymak anlamına da gelebilir: Tıp dünyasının saygın dergisi The Sexual Medicine Reviews’da yayınlanan bir araştırma, daha fazla uykunun (sadece bir saat daha uzun olsa bile) kadınlarda daha yüksek cinsel istek seviyesi anlamına geldiğini ortaya koydu. Neden tatilde seks isteğinin tavan yaptığını şimdi anladınız mı? Rahat hissetmek çoğumuz için libido güçlendiricidir. Yorgunsanız kendinizi rahatlatmanız zordur, bu yüzden biraz daha uyumanın yardımcı olup olmayacağına bakın.
BEDENİNİZDE RAHAT HİSSETMİYORSUNUZ
Vücudunuz ve görünümünüz hakkında herhangi bir nedenle olumsuz duygular beslemek, seks havasında olup olmamanızı etkiler. Pek çok kişi, genellikle diyet kültürü ve anti-şişmanlık akımı nedeni ile şiddetlenen olumsuz beden algısı nedeniyle başka bir kişiyle yakınlaşma rahatlığından mahrum kalıyor. Bunu “döngüsel bir model” olarak tanımlayan uzmanlar, “Olumsuz düşünceler libidoyu düşürür, bu da daha fazla olumsuz düşünceye yol açar ve bu şekilde akıp gider” diye açıklıyor. Ayrıca, güvenli seks yapmak son derece önemli olsa da cinsel yolla bulaşan bir hastalık geçirmiş kişiler, genellikle toplumsal olumsuz damgalamanın bir sonucu olarak, vücutlarından rahatsızlık, utanç veya cinsellikten uzaklaşma duyguları nedeniyle güvenli yakınlık kurmak istemeyebilir.
YAKIN ZAMANDA BEBEĞİNİZ OLDU
Pek çok nedenden dolayı, doğumdan sonra libidonuzda bir düşüş veya cinsel dürtü eksikliği hissetmek oldukça alışıldık bir durum. Doğum bazıları için güzel bir deneyim olsa da, kimileri için epey travmatik olabiliyor. Üstüne stres, uykusuzluk ve cerrahi işlemler doğum sonrası süreci zorlaştırabiliyor. Bu cinsel isteksizlik doğum sonrası devam da edebiliyor. Doğumu takip eden ilk yıl içinde fizyolojik nedenlerle cinsel istek azalabiliyor. Uzmanlar, nedenler arasında doğum sonrasında anne sütü üretiminden sorumlu prolaktin hormonunun artışı ile beraberindeki uykusuzluk ve vajinal kuruluk gibi yaygın faktörleri sayıyor.
KRONİK BİR SAĞLIK SORUNU YAŞIYORSUNUZ
Herhangi bir kronik hastalıkla yaşayan insanlarda libidonun düşmesinin hastalığın semptomları gibi fizyolojik olduğu kadar teşhisin ardından ortaya çıkan kaygı gibi psikolojik sebebi de bulunuyor. Özellikle kronik hastalıklar söz konusu olduğunda bu etki daha da yaygın görülüyor. Bedeninin ve genel sağlığının kontrolünü kaybetmek kadınları etkileyen ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle de vajina bölgesine dair bir sağlık sorunu varsa cinsel isteğin düşmesi kolaylaşıyor. Endometriozis (çikolata kisti), pelvik taban bozuklukları, vajinit veya tekrarlayan vajinoz ya da vajinal mantar gibi sağlık sorunları öngörülemez semptomları nedeniyle cinsel ilişkiye odaklanmayı zorlaştırabiliyor.
SEKS VEYA BEDENSEL YAKINLIK İLE İLGİLİ TRAVMANIZ VAR
Travmanın kişinin libidosu üzerinde çok büyük bir etkisi olabilir. Özellikle de bu travma seks, bedensel yakınlık ve mahremiyet içeriyorsa… Kişinin yaşadığı cinsel bir deneyim kaynaklı travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) semptomları, anıların yeniden su yüzüne çıkacağı korkusuyla her türlü yakınlaşmayı engelleyebiliyor. Haliyle, seks yapmayı düşünmek bile zorlaşabiliyor. Bununla birlikte, uzmanlar vajinismus veya vulvodini’ye yol açan nedenleri henüz tam olarak anlamasa da, geçmişteki bir taciz veya travma kaynaklı seks korkusunun dikkate alınması gereken faktörlerden biri olabileceğinden şüpheleniyorlar. Bu nedenle, herhangi bir TSSB semptomu veya açıklanamayan vajinal rahatsızlık veya ağrı yaşarsanız, mümkünse kadın doğum uzmanınızdan ve bir ruh sağlığı uzmanından destek almanız önemli.
YOĞUN ALKOL, SİGARA YA DA MADDE KULLANIMINIZ VAR
Uzun vadede yoğun alkol tüketimi, tüm vücudunuza zarar verebiliyor; bunlardan biri de üreme sistemindeki hormon düzeninin bozulması. Aşırı alkol tüketiyorsanız veya normalden fazla içiyorsanız, bu durum cinsel işlevinizde de düşüşe neden olabiliyor. Öte yandan nikotin bir vazokonstriktör, yani vücuttaki kan akışını azaltan bir madde. Araştırmalar, her ne kadar vajina için problem, cinsel organlara kan akışının daha hayati olduğu penis kadar sert olmasa da nikotin bağımlılığının daha düşük libido ile bağlantılı olduğunu gösteriyor. Ayrıca düzenli olarak sigara içenler sigara içmeyenlere göre bir ila iki yıl daha erken menopoza giriyor ve menopoza girdiklerinde sıcak basması gibi kötüleşen semptomlar yaşıyorlar. Yasa dışı maddeler ise vücudun tüm sistemleri gibi cinsel dürtü üzerinde de oldukça sert bir olumsuz bir etkide bulunuyor. Lütfen uzak durun.
ESKİSİ KADAR ÇOK HAREKET ETMİYORSUNUZ
Elbette hepimizin egzersiz yapmak istemediğimiz zamanlar oluyor. Ancak hayatınızda egzersize yer açarsanız belki düşük cinsel isteğinize de bir çare bulabilirsiniz. The Sexual Medicine Reviews’da 2018 yılında yayınlanan bir incelemeye göre yoğun egzersizin peşinden fiziksel cinsel uyarılmalarının da arttığı gözlendi. Daha da güzeli, egzersiz vücudumuza dair özgüvenimizi de artırarak libidomuzu yükselten çok derin bir psikolojik bileşendir.
CİNSEL İSTEK İLE İLGİLİ EN TEMEL İKİ SORU
“Normal” olmak için cinsel isteğimizin her an yüksek olması gerekmiyor. Hepimizin kendi normali var. Genelde yanlış bilgi sahibi olunan iki yaygın gerçeği derinlemesine öğrenelim.
BİRİNCİSİ, SEKS YAPMAK İSTEMEMEK NORMAL Mİ?
Seks arzusu belli bir spektrumda hareket eder ve hem zaman içinde hem de kişiden kişiye göre değişkenlik gösterebilir. Yani basitçe söylemek gerekirse, seks yapmak istememek de normal olabilir. Hatta dünyanın en tanınmış tıp kurumlarından Mayo Clinic’e göre, hayatınızda seksin aklınızdaki en son şey olduğu pek çok dönem bulunuyor. Örneğin, yeni bir şehre taşınmak, ciddi bir hastalık ya da sakatlık geçirmek, depresif hissetmek, beklenmedik yan etkileri olan yeni bir ilaca başlamak veya küresel bir salgına denk gelmek gibi belirgin yaşam değişimlerinde seks yapmayı unutmanız gayet makul. Bu arada düşük libidonuzu birilerine “kabul ettirmek” için ‘büyük bir dönüm noktasına da ihtiyacınız yok. Seks arzusundaki dalgalanmalar son derece yaygın. Uzmanlar, bir kişinin hayatının bir noktasında libidosunun düşük olması, tüm hayatı boyunca libidosunun düşük olacağı anlamına gelmeyeceğini belirtiyor. Bu dalgalanmalar aylar veya yıllar boyunca sürebileceği gibi günden güne değişiklik de gösterebiliyor. Hatta seks isteğine hiç sahip olmamak ya da ara ara istemek bile normal kabul ediliyor. (Bu duyguları hisseden kişiler kendilerini aseksüel olarak tanımlayabilir.) Bununla birlikte, belirli bir kişisel referans çizgisinin sürekli altında kalan cinsel dürtü ile karakterize edilen klinik bir durum sahiden var: Hipoaktif Cinsel İstek Bozukluğu (HSDD). Uzmanlar, hipoaktif cinsel istek bozukluğunun kişisel sağlık ve ilişkiler üzerinde olumsuz etkiler yaratacak kadar ciddi bir problem olduğunu belirtiyor. Peki HSDD teşhisi almak için kriterler nedir? Öncelikle en az altı aydan uzun bir süre cinsel eylemde bulunma motivasyonunun bir kısmını veya tamamını kaybetmek gerekiyor. Bunun da ötesinde, bu düşük cinsel dürtünün epey yüksek bir kişisel strese yol açıyor olması lazım. Yani üzerinizde stres yaratmıyorsa teşhis almayabilirsiniz. Uzmanlar, bu durumun kadınların yüzde 10’unu etkilediğini düşünüyor. Genel olarak konuşmak gerekirse, bir ilişki içinde olsanız da olmasanız da, ulaşmanız gereken “normal” seks sayısı yoktur. Yaşanacak “doğru” sayıda seks miktarı, siz ve partnerinizin karşılıklı olarak rahat hissettiği ve rıza gösterdiği sayıdır. Kısacası herkesin skoru kendine.
İKİNCİSİ, HANGİ YAŞTA SEKSE OLAN İLGİYİ KAYBETMEK YAYGINDIR?
İlk olarak seks isteğiyle vedalaşacağınız bir yaş sınırı olduğunu unutun. Bu sadece bir şehir efsanesi. Fakat araştırmalar menopoza giren kadınların cinsel istek ve işlevinde gözle görülür bir kayıp yaşayabileceğini de gösteriyor. Sebep ise yine hormonlar. Östrojen ve diğer hormonlardaki belirgin düşüş, düşük cinsel tepki, cinsel istek eksikliği ve vajinal kuruluk gibi cinsel sorunların artmasına katkıda bulunabiliyor. Öte yandan bu değişim sürecinden geçmek, mutlaka sekse olan ilginizi kaybedeceğiniz anlamına da gelmiyor. 2015 yılında Endocrinology and Metabolism Clinics of North America adlı saygın bir uluslararası tıp dergisinde yayınlanan araştırma, menopoza giren kişilerin seksi hala “orta veya aşırı derecede önemli” olarak tanımladıklarını açıkça gösteriyor.