Diğer
    Ana SayfaFit MenSağlık damarlarda başlar

    Sağlık damarlarda başlar

    -

    Vücudumuzda damar yaşlanması sizce ne zaman başlar? 40 yaşından sonra mı, 50 yaş ile birlikte mi? Şaşırabilirsiniz ama doğru cevap şöyle: Doğduğumuz andan itibaren… Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kurucu Klinik Şefi Prof. Dr. Ahmet Akgül ile kalp ve onun en önemli yardımcıları damarların sağlığı hakkında erken yaşlardan itibaren bilinmesi ve uygulanması gerekenleri konuştuk. 

     

     

     

    - Advertisement -

     

     

     

     

     

     

     

    Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde Gerontoloji (Yaşlılık Bilimi) bölümünü kuran Prof. Dr. Akgül, “Damarlarımız doğar doğmaz yaşlanmaya başlıyor. Genetik alt yapıya göre bazen 40 bazen 70 yaşında kalp ve damar hastalıkları yaşanıyor. Genetik mirasın ortaya çıkış tarihini ise çevresel faktörler yani kolesterol ve trigliserid düzeylerimiz, kan şekeri dengemiz, yaptığımız ya da yapmadığımız sporlar ile stresle başa çıkma becerilerimiz belirliyor” diyor. 

    Branşın adı “kalp ve damar hastalıkları” olsa da kalp ve damarların farklı yapılarda olduğunu bilmek gerekiyor. Prof. Dr. Akgül, kalp ve damar sisteminin bir ağaç ve dalları gibi olduğunu belirterek şu bilgileri hatırlatıyor: “Kalp, damarların kümeleştiği bir kas yapısıdır. Kalpten de damarlardan da kan geçer. Kalp bir motordur ve içinde dört odacık vardır. Buradan damarlar çıkar. Aort damarı, vücuda temiz kanı dağıtır. Kan tüm dokularda dolaştıktan sonra toplardamarlarla kalbe geri döner. Ortada septum denilen büyük bir kas duvarı vardır. Kirli kan duvarın sağ tarafında birikir. Oradaki kasın hareketleri ile beraber yine damar yoluyla akciğere ulaşır. Nefes alıp verme sonucu oksijenlenerek temizlenir ve tekrar kalbin soluna döner. Sirkülasyon yeniden başlar. Bir ağacın dallarından birinde ortaya çıkan hastalık, böceklenme, bozulma nasıl diğer dallara ve gövdeye zamanla yansıyorsa kalp damar sistemi de böyledir. Bu nedenle kalp ve damar sistemi bir bütün olarak ele alınmalı, sadece kalp değil damar sağlığı da önemsenmelidir.”

    ERKEKLER KORKMALI MI? 
    Türün devamı için çalışan tabiat kadınları kalp ve damar sağlığı açısından koruyor çünkü kadınlar doğurganlık çağında türün devamını sağlıyor. Bir kadın menopoz dönemine yani 50’li yaşlara kadar kalp ve damar sağlığı konusunda korunuyor. Erkeklerin ise böyle bir şansı ne yazık ki yok. Prof. Dr. Akgül, “Haberlerde okursunuz, halı sahada top oynarken kalp krizi geçirip kaybedilen 20 yaşında gençler vardır. Ama o yaşta kalp krizi geçiren kadın neredeyse hiç duymazsınız. Çok nadirdir ve o da genetik olarak bir damar hastalığı varsa olur. Bu nedenle erkeklerin kalp damar sağlığı konusunda daha erken yaşta uyanık olmaları gerekiyor” diyor. 

    GENLER DEĞİŞTİRİLEMİYOR AMA… 
    “Genlerimizi değiştiremiyoruz ama damarlarımızı korumak bizim elimizde” diyen Prof. Dr. Akgül, koruyucu önlemlerin başında damar içinde kasılmaya neden olan uyuşturucu maddeler, alkol ve sigaradan, pasif içicilik de dahil olmak üzere uzak durulması gerektiğini söylüyor. İkinci adım ise şekerden uzak durmak. Ağzımıza şeker tadı gelmesini sağlayan yiyeceklerden uzak durulmasını söyleyen Prof. Dr. Ahmet Akgül, tüm alışkanlıkların 21 günlük süreçte aşıldığını, sonrasında devam edenin psikolojik bağımlılık olduğunu söylüyor. 

    KATKI MADDESİ VARSA UZAKLAŞIN 
    Kalp damar sağlığınızı korumak istiyorsanız uzak durmanız gereken kavramlardan biri de katkı maddeleri. “Katkı” ve “takviye” kelimelerinin insan sağlığı ile bağdaşmadığını belirten Prof. Dr. Akgül şunları söylüyor: “Renklendiriciler, tatlandırıcılar, spor yapan erkeklerin kullanmaya teşvik edildiği tozlar dahil tüm katkı maddeleri bu gruba giriyor. Vücut bir saat gibidir ve çarkları vardır. Biri bozuldu mu diğeri de bozulur. Örneğin protein tozları ile kaslarınızı şişirebilirsiniz. Bu göreceli bir gelişmedir, kaslar içi su dolmuş gibi şişer. Ancak kaslarınız şiştiğinde kalp de bir kas yumağı olduğu için şişer. Damar ise kalbin hızında büyümediği için kalbin yükünü kaldıramaz hale gelir ve hayati sonuçlar oluşabilir. Ya da yine bir damarsal yapı olan böbrekler bozulabilir. Ölümden dönen hastalar biliyoruz ve fitness çalışan hastalarımıza damar düşmanı olan protein destekleri, yağ asitleri ve enerji içeceklerini kesinlikle önermiyoruz.” 

    SPOR YAPAN ERKEK DAHA FAZLA ET YEMELİ MI? 
    Daha fazla et yemek doğrudur ama sadece et yemek yanlıştır. Dengeli beslenmek gerekiyor. Ben günde sadece üç öğün yenmesinden ama bu öğünlerin dolu dolu olmasından yanayım. Sadece akşam öğününü biraz azaltabilirsiniz. Aralarda vücuda sindirim için zaman verin. Akşamdan sabaha vücudu rahat bırakın. Bilmem ne diyeti çıkmış deyip uygulamaya başlayınca yüzyıllardır gelen genetik mirasımızı karıştırıyoruz. Köydeki amcanın ne depresyon şikayeti olur, ne ilaç kullanır, hem de sağlıklı ve hatta spor salonuna gidenden daha güçlüdür. Neden? Çünkü kafasını bunlarla yormaz, normal beslenir, katkı maddesi de kullanmaz. 

    GENÇ ERKEKLER NE BİLMELİ? 
    Spor yapsın ya da yapmasın her erkeğin, ailesinde kalp ve damar hastalığı olup olmadığını bilmesi gerekiyor. Eğer ailenizde genç ölüm, genç kalp krizi, genç yaşta bypass, kalbe bağlı felçler gibi bir özgeçmiş varsa daha da kontrollü olmalı ve ilk kalp-damar check-up’ınızı 20 yaş civarında yaptırmalısınız. Ancak böyle bir aile hikayeniz yoksa dahi 40 yaşından sonra mutlaka kalp-damar check-up’ı yaptırın. 

    NASIL BESLENMELİYİZ?
    “Diyet” kavramı büyük şehrin bir dayatması… Kişi, “Diyetteyim, şunları yiyemem” dediği anda yararından çok potansiyel zararı başlıyor. Öyle bir an geliyor ki yiyemediklerini bir anda yiyor. Diğer yandan stres yaşıyor ki stres de salgıladığı hormonlarla zaten damar düşmanı… İnsan için sağlığı ve özgürlüğü çok önemlidir. Özgürlüğü elinden aldığınız zaman problem başlar. Diyetlerin hepsine karşıyım. 

    Diyet yerine sağlıklı beslenme kavramı ön plana geçmeli. Vücut sağlıklı beslenmeyi nasıl yapacağını bilir. Örneğin göbeğiniz büyümeye başladığında size bir şeylerin yanlış gittiğini söylemeye başlar. Der ki, kanındaki insülin, aldığın şekeri hücre içine sokamıyor, biriktirmeye başladı, yakında insülin direnci gelişecek. Dikkat etmezsen pre-diyabet, diyabet ve damar komplikasyonları başlayacak. Aslında tüm bunlar göbekteki yağ hücreleri oluşurken başlar ve size hemen uyarı verir. Yeter ki onu dinleyin. Vücutta aksayan her durumu önemseyin. Sizi vakit varken uyarıyordur. 

    KALP DOSTU SPOR NASIL YAPILIR? 
    Altın standart, yaşamsal fonksiyonların daha iyi çalışmasını sağlayan “kardiyo egzersizleri”dir. Bütün gün ayakta olabilirsiniz, işiniz gereği çok ayakta kalabilirsiniz, dolaşabilirsiniz. Ama bilinçaltına vereceğiniz mesaj önemli çünkü bizim hard diskimiz bilinçaltımız. Eşofmanınızı, spor ayakkabınızı giyeceksiniz ve ‘Ben her gün şu saatte yürüyorum’ mesajını bilinçaltınıza atacaksınız. Bilinçaltı da ona göre vücudu kontrol edecek. Kalbinize, damarlarınıza ve tüm diğer sistemlerinize mesajı o verecek. İster koşu bandında ister açık havada hafif terleten, hafif yoran tempoda yürüyeceksiniz. Bunun daha fazlası kalbe yüktür. 

    KASLARI GÜÇLENDİRMENIN DOĞRU YOLU NEDİR? 
    Spor salonlarında birbirleri ile yarışarak kaslarını şişirenler bir hayal yaşıyor. Bu şekilde yapılan şişirmeler ileride bir gün bir hastalık nedeniyle hareketsiz kalmanız halinde söner çünkü içi su dolu balon gibidirler. Ayrıca kardiyo yapmadan sadece ağırlık çalışmak da ciddi sorun yaratır. Kas iskelet sistemi ısınmadan ani bir ağırlığın altına girerseniz hem kas iskelet sistemine zarar verirsiniz hem de damarların iş yükü artar ve bu da yine kalbin önünde engeldir. Ne çalışırsanız çalışın kardiyo yapmak zorundasınız. 

    YATAK PERFORMANSINIZ DÜŞMESİN 
    Katkı maddelerinin cinsel performansı azalttığını biliyor muydunuz? Nasıl mı? Vücudun kan dağılımı belli bir orana göre yapılıyor, her bölgeye gidecek kan miktarı milimetrik olarak belirlenmiş durumda. Kaslarınızı gereksiz büyüttüğünüz durumlarda bu bölgelere kan akışı artıyor. Cinsellik hormonlarının üretildiği testislere ve cinsel organa giden kan miktarı ise azalıyor. Bu mikro değişiklik libidonun düşmesine, ereksiyonun etkilenmesine ve dolayısıyla üremeye de olumsuz etki yaratıyor. 

    Fitmen – 2015 sayı 5
    Yaprak Çetinkaya



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz