Diğer
    Ana SayfaİlişkiAlgı süzgecine takılıp kalmayın

    Algı süzgecine takılıp kalmayın

    -

     

    13032015 iliski02İlişkilerde en sık rastlanan algı sorunları neler? Erkek ve kadına göre değişiklik gösteriyor mi?

    Sorun hep iletişimsizlikten, yanlış iletişim kanalını kullanmaktan kaynaklanıyor. Erkek ve kadın dünyayı farklı algılar ama doğru iletişim yolu bulunduğunda parazitler yok olacağı için anlayış ortaya çıkar. Eşinin görsel algısının baskın olduğunu düşünen kadın giyimine önem göstermeye başladığında yeniden ilgi odağı olacağını bilse bunu yapmaz mı? Karşımızdakinin hangi pencereden baktığını biliyorsak ve ona göre iletişim kurabiliyorsak; kendi algı biçimimizi partnerimize anlatıp beklentilerimizi ifade edebiliyorsak iletişim kurmamız kolay olacaktır. 

     

    Örnek bir olay üzerinden konuşursak; kadın kız arkadaşına “Bugün biraz farklı görünüyorsun,” diyor. Aslında olumsuz bir şey kastetmiyor ancak arkadaşı o sabah tartılmış ve gördüğü rakamdan memnun olmamış. Arkadaşının ona kilo almışsın dediğini düşünüyor.

    - Advertisement -

    Tahmin etmek, başkasının yerine düşünmek çok tehlikeli olgular. Kadın arkadaşına “farklı” kelimesini hangi anlamda kullandığını sorsa böyle kuruntulara kapılmaz. İletişimdeki en büyük hata sormak yerine tahmin etmeyi seçmekle başlıyor zaten. Alacağımız yanıttan korkmadan sormalı, cevabı net olarak verene kadar doğru sorularla karşımızdakine ulaşmayı seçmeliyiz.

     

    Başka bir örnek üzerinde konuşursak; kadın sık sık erkek arkadaşının evinde kalıyor. Ancak o akşam erkeğin iş toplantısı var. Kadın “Sen yine de bana git” demesini beklerken, erkek de kadının yalnız kalmayı sevmediğini bildiği için zorlamak istemiyor. Ancak kadın bütün geceyi “Beni özlüyor olsaydı evinde beklememi isterdi” diye düşünerek geçiriyor. 

    Aynı sorun bu olayda da söz konusu. İletişimsizlik, anlatmadan anlaşılmayı beklemek, karşısındakinin ne demek istediğini sormak yerine tahmin etmek maalesef ilişkilere zarar veriyor. Bu olayda buz dağının görünen kısmından bahsediliyor. İletişimsizlik yüzünden uzun sürmeyecek bir ilişki olması muhtemel. Tahmin etmeyi bırakırlarsa düzelebilirler.

     

    Son bir örnekle bitirelim. Evli bir çift… Erkek hafta sonları arkadaşları ile maça gitmeyi, futbol oynamayı seviyor. Bazı akşamlar eve biraz geç geliyor. Babasının da buna benzer hayatını gözlemleyerek büyümüş. Evde eşine elinden geldiğince yardım ettiğini düşünüyor. Kadın ise eşinin ona zaman ayırmadığını, ev işlerinde yardımcı olmadığını, düşüncesiz bir erkek olduğunu söylüyor. 

    Evlenmeden önceki yaşamımız, ailemiz, aldığımız kültür yaşamımızda belirleyici bir rol oynuyor. Evlilik iki kişinin bir olabilmesi, biz olabilmesi sanatıdır. Sadece kendi penceremizden bakmayı alışkanlık haline getirirsek tek doğrunun kendi düşüncelerimiz olduğu yanılgısına düşeriz. Birlikte bir hayat kuruyorsak önce birbirimizi anlamalı, olayların ve alışkanlıkların altında yatan nedenleri fark edebilmeliyiz. Bize doğru gelen karşımızdakine yanlış ve rahatsız edici gelebilir. İlişki için bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz gerekebilir. Bu fedakarlık gibi görünebilir ama aslında ilişki için çaba göstermektir. Eşimizin eski alışkanlıklarının olduğunu ve onun da ilişkinin selameti için benzer biçimde davranıyor olduğunu anlayabilirsek yalnız olmadığımızı da idrak edebiliriz. Kendimizi iyi ifade edebilmemiz, onun ne düşündüğünü tahmin etmeyi bırakıp anlamak için sorular sormaktan çekinmememiz, algı biçimini öğrenip doğru kanaldan iletişim kurmamız hem yaşamımızı kolaylaştıracak hem de ilişkilerimizi güçlendirecektir.

     

    Üç tür algı biçimi var: görsel, işitsel ve kinestetik (duyusal). Dünyayı üçüyle birden algılıyoruz ama biri daha baskın oluyor. Bu sabit bir durum da değil üstelik. Geçen yıl baskın olan algı biçimimiz bu yıl değişebiliyor.

    GÖRSEL MİSİNİZ?

    – Görsel algıya sahip insanlar dik yürüyor, hızlı konuşuyor ve aceleci oluyor. Öğrenmek için izlemeyi tercih ediyorlar. Okullarda bu tür öğrenciler için slaytlarla desteklenen dersler daha verimli oluyor. İlişkilerinde karşılarındakinin dış görünümüne önem veriyorlar. Kullandıkları sözcükler renklerle, biçimlerle ilgili oluyor. Bu kişiler görüntü kirliliğinden hoşlanmıyor.

    İŞİTSEL MİSİNİZ?

    – İşitsel algıya sahip bireylerin duruşları ne çok dik ne kambur oluyor. Konuşurken akıcı bir dil kullanıyorlar. Öğrenmek için dinlemeyi tercih ediyorlar. İlişkilerinde karşı tarafın kullandığı sözcüklere dikkat ediyorlar. Dış görünüme fazla önem vermiyorlar. Gürültüye karşı hassasiyetleri fazla olan bu kişiler bir olayı anlatırken o anda duydukları seslerden de bahsediyor.

    DUYUSAL MISINIZ?

    – Kinestetikler yani duyusal algılayanları kambur duruşlarından ve yavaş konuşmalarından tanımak mümkün. Önlerine bakarak yürüyorlar. Dokunarak ya da yazarak öğrenmeyi tercih ediyorlar. İletişim kurdukları kişilere dokunmaktan hoşlanıyorlar. Koku onlar için çok önemli ve kötü kokulara tahammül edemiyorlar. 

     

    Yaprak Çetinkaya

    Formsanté Dergisi Şubat 2015 sayısı

     



    Önceki İçerik
    Sonraki İçerik

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz