Diğer
    Ana SayfaSağlıkAyurvedik beslenme nedir? Yazı ayurvedik geçirme rehberi

    Ayurvedik beslenme nedir? Yazı ayurvedik geçirme rehberi

    -

    Dünyanın ilk tıp sistemi olan ayurveda, mevsimlerle uyumlu yaşamanın çok önemli olduğunu söyler. Örneğin Haziran ayından itibaren yaz süresince bireylerin pitta enerjisi yükselir. Aşırı pitta enerjisi beden ve zihni ısıtır. Yaz aylarında aşırı artmaya müsait olan bunun gibi doşa dengesizliklerini sağlıklı yaşam için uyumlu hale getirebilmek hedefiyle sizin için kaleme aldığım uygulamaları mümkün olduğu kadar yaşamınızın bir parçası haline getirin.

    Hazırlayan: Atom Damalı

    Son 20 yılda modern tıp, birçok konuda yaşamımıza devrim niteliğinde sayılabilecek yenilikler getirdi. Bunlara yakından baktığımız zaman her bir yeniliğin ortak noktalarından birinin kullanımı artık günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiş olan, yapay zeka AI, inovasyon, yüksek teknoloji ve robotik bilim dalını kullanan yenilikler olduğunu görüyoruz. Bu tıbbi yeniliklerin ikinci ortak noktası ise bunların hemen hemen tümünün hastalıkların önlenmesi ile ilgili olmayıp, hastalıkların giderilmesine yönelik olmasıdır. Tabi ki bu buluşlar sayesinde küresel olarak yaşam beklentisi 2000 ile 2019 arasında altı yıldan fazla artarak 2000’de 66,8 yıldan 2019’da 73,4 yıla yükseldi. Sağlıklı yaşam beklentisi (HALE) ise 2000’de 58,3’ten 2019’da %8 artarak 63,7’ye yükseldi.

    Peki… Böyle başarılı bir modern tıp sistemi eleştirilebilinir mi? Evet eleştirilebilinir… Zira, modern tıp tüm bu gelişmeleri insanların hastalanmasının önüne geçilmesi için değil, hastalıkların tedavi edilmesi veya hastalık semptomlarının giderilmesi amacına dönük yapıyor. İşte bu noktada gözlerimizi dünyanın ilk tıp sistemi olan 6 bin yıllık “ayurveda”ya çevirmemiz gerekiyor. Modern tıbbın bu hızlı gelişimine karşılık, dünyanın ilk sağlık bilimi olan “Ayurveda”da ise, değil 20 yılda, binlerce yıldır hiçbir yenilik olmadığını görüyoruz. Ancak ayurvedanın insan sağlığına yaklaşımının modern tıptan tamamen farklı olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekir. Her iki bilimin farklı artıları ve eksileri vardır. Hem modern tıp pratisyenleri hem de Ayurveda pratisyenleri el ele çalıştıklarında, sağlık hizmetleri muazzam bir şekilde iyileştirilebilinir. Modern tıp ve ayurveda arasındaki en önemli farkın “sağlık” ve “hastalık” terimlerinin tarifinde olduğunu görüyoruz. Modern tıp hastalıklar üzerinde durup, o günün teknolojisi ile ölçülebilir bir rahatsızlık bulunmadığı takdirde, insanı sağlıklı olarak kabul etmektedir. Ayurveda ise sağlık kavramı üzerinde durup, ancak aşağıda yazılı belirli şartlar oluşmuş ise insanı sağlıklı görür:

    • Doşa enerjilerinin dengeli olması,
    • Sindirim ateşinin güçlü olması,
    • Sindirim, bedenle özümseme ve beden dışına atma işlemlerinin uyumlu çalışması,
    • Ruhun, duyuların ve zihnin mükemmel bir uyumda olması.

    Ayurveda anlayışında hastalıklar nasıl oluşur, inceleyelim;

    - Advertisement -

    • BİRİKME: Ayurveda’ya göre hastalıklar çoğu zaman bedende toksin birikiminden dolayı ortaya çıkmaktadır. Hasta bedende, toksin birikimi nedeniyle doşalarda dengesizlik oluşmaya ve dengesiz yükselen doşalar, ilgili doşanın yuvasında birikmeye başlar. Genellikle vata dengesizliğinde doşa yuvası, yani ilk birikim yerleri, kolon, sinir veya beden boşluklarıdır. Pitta yükselmesinde birikim sindirim organlarında, gözde veya deride oluşur. Kapha birikimi ise genellikle kendini sıvı toplanması şeklinde göğüs, sinüs veya eklemlerde hissettirir.
    • İLERLEME: Toksin artışı devam ettiği takdirde doşa dengesizliği de artar ve doşalar yukarıda bahsedilen doğal yuvalarından çıkarak bedenin diğer dokularında kendine bir yer aramaya başlar.
    • YAYILMA: Bu aşamada doğal yuvalarından taşarak, farklı doku ve organlarda kendine yer arayan toksinler bedenin zayıf bir noktasını bularak yerleşmeye başlarlar. Ancak hala bu aşamada oluşmakta olan hastalığın belirtileri fiziksel muayenede anlaşılamayacak ve geleneksel tahlillerle ölçülemeyecek kadar zayıftır.
    • YERLEŞME: Artık belirli bir dokuda veya organda kendine yer bulan toksinler, o organın yapısını bozmaya veya dokunun işlevlerini bozmaya başlamıştır. Artık hastalık semptomları belirli bir şekilde rahatsızlık vermeye başlamıştır. Örneğin kapha dengesizliğinde olabilecek boğaz rahatsızlığında, boğazda iltihaplanma ve yanma görülebilecek bir şekilde ortaya çıkmıştır.
    • BELİRLENME: Bu aşamada tamamen belirgin hale gelen hastalık, doku veya organın çalışmasını tam olarak engellemektedir. Hastalığın semptomları açıkça görülebilmektedir. Her türlü tahlilde hastalık kendini kanıtlamaktadır. Kapha rahatsızlığı örneğinde, soğuk algınlığı, faranjit, sinüs iltihabı veya alerji krizi tam hastalık olarak kendini göstermektedir.
    • KRONİKLEŞME: Hastalık tam olarak tedavi edilemediği takdirde veya hastalığın temel nedenlerine inilmeden sadece semptomları giderici bir tedavi uygulandığı takdirde ve de ilgili doşa dengesizliği tekrar ettiğinde hastalık kronik hale gelmekte ve tedavisi daha zor bir şekle girmektedir. Kapha dengesizliğinin kronik sinüs iltihabına dönüşmesi gibi.

    Tipik bir örnek verelim… Orta yaşlı bir kadın doktora giderek kendini iyi hissetmediğini, normalden çabuk yorulduğunu, çabuk bunaldığını söyler… Doktor fiziksel muayeneden sonra yaptırdığı kan tahlilinde de bir bozukluk görmediği için kadına hiçbir şeyi olmadığını söyleyerek geri yollar ve tekrar altı ay sonra gelmesini önerir… Kadının bir sene sonra geldiğinde ise Tip II şeker hastalığına tutulduğunun anlaşılması ihtimali çok yüksektir… Halbuki hastalıkların ölçülebilir hale gelmeden, yani 4. aşamaya gelmeden engellenmesi doğru olandır… Bu nedenlerle genel sağlık yaklaşımımız ve yaşam biçimimiz, yaşam boyu hastalıkların oluşmasını önleyecek sağlıklı yaşam tarzı olmalıdır…

    Hep “sağlıklı yaşam tarzı”ndan bahsediyoruz. Peki, nedir bu sağlıklı yaşam tarzı, bir bakalım. Ondan sonra da, artık içine girdiğimiz yaz sezonunda, bu sağlıklı yaşam tarzının özellikle yaz aylarında nasıl uygulanacağı hakkında ipuçları verelim… Ancak bu açıklamalarda Ayurveda’ya mahsus bazı kavramlar kullanılmaktadır. Yeterli olmamakla beraber bunlar hakkında çok kısa bilgileri burada paylaşalım. İlgilenenler artık kolaylıkla bulunabilen ayurveda kitaplarını inceleyerek bu kavramlarla ilgili detay bilgilere erişebilir.

    • Doşa: Bireylerin kendilerine has bedensel ve zihinsel yapılarını gösteren bir kavram. Yapısal olarak, vata, pitta ve kapha olarak üç temel doşa bulunmaktadır.
    • Vata: Boşluk ve hava elementlerinin birleşimi olup, hafifliği, değişimi ve hareketi simgelemektedir.
    • Pitta: Ateş ve su elementlerinin oluşturduğu doşa olup, sindirim, metabolizma ve enerji ile bağlantılıdır.
    • Kapha: Su ve toprak elementlerinin oluşturduğu doşadır. Yapılaşmayı ve bedendeki doğal güç ve enerjidir.



    5 DUYU

    İnsanlar çevrelerinde olup bitenleri duyuları aracılığıyla algılar. Örneğin, çevrelerindeki cisimleri gözleriyle görür, sesleri kulaklarıyla işitir, kokuları burunluyla alır, besinlerin tatlarını diliyle tanır, objelerin sertliğini, ısısını derisiyle hisseder. Tüm duyuların algılanması bedenin birçok noktasında yer alan reseptörler vasıtasıyla gerçekleşir. Ayurveda’nın temel hedeflerinden biri, insanların 5 duyusunun; bedensel, zihinsel, duygusal ve ruhsal sağlığını geliştirecek şekilde yeteneklerinin geliştirilmesinin öğretilmesidir. Ayurveda’ya göre evrendeki canlı cansız varlıkların tümü 5 elementin (boşluk, hava, ateş, su ve toprak elementleri) birleşiminden meydana gelmiştir. Duymak, dokunmak, görmek, tatmak ve koklamak duyuları da sırasıyla bu elementler ile bağlantılıdır.
    İşte bu özet ayurvedik sağlık bilgileriyle size önerimiz, özellikle yaz aylarında aşırı artmaya müsait olan doşa dengesizliklerini, sağlıklı yaşam için uyumlu hale getirebilmek hedefiyle, bu önerilen uygulamaları mümkün olduğu kadar yaşamınızın bir parçası haline getirmenizdir… Sağlıkla kalın…

    AYURVEDİK YAŞAM TARZI

    Ayurveda’ya göre sağlıklı yaşam tarzını, başta beslenme olmak üzere farklı kavramlar üzerinden inceleyelim:

    AYURVEDİK BESLENME NEDİR?

    Ayurvedik beslenme tarzı, insanların doşalarına uygun lezzetlerden oluşmalıdır. Ayurveda anlayışında gıdaların bedenimiz ve zihnimiz üzerinde yaptıkları etkiler, o besinlerin kalori değerlerinden daha önemlidir. Ağzımıza aldığımız bir besin, hangi hücremize nasıl bir ileti yollamaktadır, hangi enzimlerimizi harekete geçirebilmektedir, sindirim ateşimize nasıl etki yapmaktadır? Ayurveda bu noktalara daha çok önem vermektedir.

    Ayurveda düşüncesine göre beslenme, yaşamı destekleyen en önemli aşamalardan biridir. Doğrudan fiziksel ve zihinsel sağlığımıza etki eder. Temelde beslenme prensipleri doşalarla (Vata, Pitta, Kapha) uyumlu olmalıdır. Beslenmede ne yenileceği kadar dikkat edilmesi şart olan bir başka şey de yemeğin nasıl yenileceğidir. Birçok sorun, diyet doğru olmasına rağmen, yanlış şartlarda yenildiği için ortaya çıkabilir. Sağlıklı beslenme için birçok soru için farkındalık oluşturabilmek gerekir. Örneğin; yemek yapmakta kullanılacak ürün özellikleri ne olmalıdır?.. Kullanılan mutfak aletleri toksin yaratır mı? Yemeğe nasıl odaklanabiliriz? Ne zaman yemek yemeliyiz? Ne miktar yemek yemeliyiz? Yemeği nasıl yemeliyiz? Hazımsızlık çekmemek için ne tedbirler almalıyız? Yemeklerden sonra neler yapmalıyız? Hangi besinleri beraber yememeliyiz? Hangi besinleri çiğ, hangilerini pişmiş yemeliyiz?.. Yemeklerle neler içmeliyiz? gibi sorular, en az doşamıza uygun yemek yememiz kadar önemli konular. Haziran ayından itibaren yaz süresince bireylerin pitta enerjisini yükselir. Aşırı pitta enerjisi beden ve zihni ısıtır. Bu nedenle uygulayacağımız diyette pitta enerjisini dengeleyici hafif ve serinletici besinler yiyerek, ekşi, tuzlu ve keskin lezzetlerden mümkün olduğu kadar uzak durulması gerekir.

    AYURVEDA BAHARAT KULLANIMI

    Ayurveda’da baharatların özel bir yeri vardır. Besinlerin sağlıklı sindirilebilmeleri için beden tarafından gerekli enzimlerin üretimi ve depolanmasına destek verirler. Bu nedenle yemeğin cinsine göre doşalara uygun baharat ve otların kullanımı, bunların sindirilebilme kapasitelerinin arttırılmasına imkan sağlar. Baharatların gereğinden fazla kullanılması da tam tersi etki yaratabilir ve metabolizmanın dengesizleşmesine neden olabilir. Yaz ayları süresince pitta enerjisini yükselten ısıtıcı baharatlar yerine kişniş, rezene, nane, kakule ve zerdeçal gibi baharatlar tercih edilmelidir.

    AYURVEDA EGZERSİZ

    Yaz aylarında, sağlıklı hayatımız bir parçası olmak mecburiyetinde olan egzersizleri yapmak için sabah veya akşam üzeri saatlerini tercih edip, kuvvetli güneş altında spor yapmamaya dikkat etmeliyiz. Bu aylarda pitta enerjimiz yükseleceğinden dolayı, egzersizlerimiz daha kısa süreli olmalıdır. Sıcak ortamlarda yapılan bikram yoga pittalar için uygun değildir. Yaz aylarında pittalar icin en uygun egzersizler; yin yoga, stres giderici yoga asanaları (öne arkaya eğilmeler, bükülmeler), yüzme (güneşte kalmamaya önem vererek), her türlü su sporu, tenis, voleybol, basketbol (diğer takım oyunları), dağcılık (ağaçlı ve sulu alanlarda), koşu (serin ve açık alanlarda) gibi sporlardır.

    AYURVEDA NEFES

    Prana, bedenimizde taşıdığımız temel yaşam enerjisidir. Bedende yaşam enerjimizi akış halinde tutan güç nefesimizdir. Nefesimizin kalitesi aynı zamanda yaşam enerjimizin kalitesini de etkiler. Nefesimizin zihinsel ve bedensel sağlığımızla doğrudan ilişkisi vardır. Eğer zihnimiz endişe duygusu içindeyse, nefesimiz genellikle hızlı ve yüzeyseldir. Bu nefes özelliği, merkezi sinir sistemine yolladığı sinyallerle bedende bazı şeylerin doğru gitmediği mesajını iletir. Uzun ve düzenli bir nefes egzersizi, kalp atışını sakinleştirir, beden ve zihnin dengeye girmesine fırsat verir. Nefes alma, özellikle beyin tarafından bilinçli bir şekilde kontrol altına alınamayan, irade dışı, istemsiz olarak “otonom sinir sistemi” tarafından yönetilmektedir. Ancak pranayama teknikleri kullanarak nefes alış verişleri istemli olarak da değiştirilebilir veya düzenlenebilir. Sinir sisteminin sakinleşmeye veya sıcak havalarda beden veya zihninizin serinliğe ihtiyacı olduğunu hissederseniz, “sitali” veya “sitkari” gibi serinletici nefes tekniklerinden faydalanabilirsiniz.

    AYURVEDA MEDİTASYON

    Geleneksel yaygın anlamında meditasyon, zihni herhangi bir nesne, düşünce veya işleme odaklayarak, duygusal sakinlik ve açıklık hali oluşturmak ve içe dönük bir yapıda öz benliğe yaklaşabilmektir. Her gün zihnimizde 60 bin ila 80 bin düşünce oluşmaktadır. Bu karmaşa içinde sağlıklı karar oluşturmak daha zorlaşmaktadır. Sakin bir göle atılan küçük bir taş parçasının bile yarattığı dairesel dalgaları algılayabilmek kolaydır. Karmaşık dalgaların olduğu bir göle atacağınız büyük kayaların dahi yarattığı dalgaları görebilmek mümkün değildir. Sakinleşmiş bir zihinde de benzer bir yapı vardır. Meditasyon alışkanlığınız yoksa; Doğada yürüyüşe çıkın… Bitki dikin… Kitap boyayın… Dans edin… Egzersiz yapın… Yogaya başlayın… Bir müzik aleti çalın… Güneşin batışını izleyin… Bunların her biri birer meditasyondur…

    AYURVEDA MASAJ

    Masajın insan beden ve zihninin uyuma girmesi açısından çok önemli faydaları vardır: Kan dolaşımını hızlandırır – Sinir uçlarını canlandırır ve sakinleştirir – Kaslara gelen kan akışını arttırır – Eklemlerdeki yağ dokularını besler – Lenf dokularının boşaltılmasına destek olur – Zihinsel sakinliği ve farkındalığı arttırır – Atıkların bedenden dışarı atılmasını kolaylaştırır – Cildi nemlendirir, yumuşatır… Her gün kendi kendinize ılık yağlarla yapacağınız bir masajın, beden ve zihniniz için güçlü bir yenileyici, canlandırıcı, gençleştirici bir etkisi olacaktır. “Abhyanga” masajı olarak bilinen bu ayurvedik yağ masajı, genel sağlık ve iyi olma duygusu için günlük rutininizde olması önerilen terapiler arasındadır.

    GÜNLÜK RUTİNLER

    Ayurvedik yaşam tarzında, özellikle günlük rutine dikkat edilmesi önemlidir. “Dinacharya” adı verilen günlük rutin, sabah erken saatte uyanış, yataktan kalktıktan sonra bol su içilmesi, yüz – ağız – göz temizliği yapılması, tuvalete gidilmesi, dil temizliği yapılması, ağzın yağ ile çalkalanması, gargara yapılması, burun temizliği yapılması, dişlerin fırçalanması, duş alınması, Abhyanga masajı yapılması, yoga – nefes – meditasyon yapılması, traş – makyaj yapılması, koku sürülmesi gibi işlemleri kapsamaktadır.

    DUYGULARIN ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİ

    Ayurveda’ya göre duygusal dengesizlik bireyin düşünceleri, duyguları ve hisleri arasında oluşan uyumsuzluktan kaynaklanmaktadır. Duygusal toksinleri yaratan duygusal dengesizliğin en önemli nedenlerinden biri, duyguların zamanında sağlıklı bir şekilde hazmedilememeleridir. Bazı insanlar karşılaştıkları olumsuz duyguları kısa bir sürede geride bırakarak normal yaşamlarına devam edebilirler. Diğerlerinin bu duyguları hazmetmeleri daha yavaş olur ve olumsuz etkilerin güncel duygu ve düşünce yapılarına etkisi daha uzun sürer. Ayurveda, duyguların sağlıklı bir şekilde sindirilmesine fırsat veren “agni”nin güçlendirilmesi için birçok teknikler önermektedir.

    DOĞAL RİTİMLER

    Yaşamda beş farklı biyolojik doğal ritim olduğu görülmektedir: Sirkadiyen ritim – Mevsimler ritmi – Ay ritmi – Medcezir ritmi – Astrolojik ritim. Ayurveda ilmini yaratıp geliştiren bilgeler, bundan binlerce yıl önce doğadaki ritimlerle uyum içerisinde yaşamanın insana mutluluk, neşe, bağışıklık gücü ve sağlık vereceğini, doğa ile uyumsuzluğun ise yorgunluk, duygusal dengesizlik ve hastalıklar getireceğini kabul etmişler… Binlerce yıl sonra modern tıp da aynı düşünceyi paylaşmaktadır.

    TOKSİNLER

    İnsanların sağlığına en büyük tehdit yaratan toksinlerin üç temel kaynağı vardır;

    • Yediğimiz besinlerin iyi sindirilememesi nedeniyle gastrointestinal sisteminden beden/zihin yapımıza giren toksinler
    • Duyguların sağlıklı sindirilememesi nedeniyle beyin ve sinir sisteminden beden/zihin yapımıza giren toksinler
    • Dünya sanayi düzeninin yılda her insan başına 0,5 kg miktar ürettiği zehirlerin vücudumuza (nefes yoluyla, deri yoluyla veya besin olarak) girmesini önleyemediğimiz toksinler
      Ayurvedanın hedefi, önerdiği yaşam tarzıyla bedenimize giren bu toksinleri en aza indirmektir.

    AYURVEDA DETOKS

    Detoks, insan bedeninde oluşmuş ve bedenin farklı bölgelerine yerleşmiş toksinlerin temizlenmesidir. Genç ve sağlıklı kalmanın önemli yollarından biridir. Ayurveda’nın temel amacı; doğru beslenme, sağlıklı düşünce, faydalı egzersiz, zihin sakinliği gibi farklı alanlardaki öğretilerle toksin oluşmasını önlemek, ve oluşmuş toksinleri ise detoks uygulamaları ile temizlemektir.
    Detoks hazırlık işlemleri önce yağlama ve ısıl işlemlerle başlar. Bir taraftan ağız yoluyla alınan bitkisel yağlarla bedenin dokularına yağın yayılması sağlanırken, diğer taraftan ayurvedik masajlarla dışarıdan yağlama yapılır. Ayurvedik beden tipine göre farklı bitkisel yağlar kullanılır. Daha sonra hazırlık işlemleriyle gevşetilmiş toksinler “panchakarma” uygulamalarıyla bedenden atılmaya çalışılır.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz