Diğer
    Ana SayfaHaberCOVID-19’da yeni dalga: ERIS varyantı! Nasıl korunmalı?

    COVID-19’da yeni dalga: ERIS varyantı! Nasıl korunmalı?

    -

    Hızlı yayılan ama henüz yaşam kaybına yol açtığına dair bilgi bulunmayan Omicron’un yeni varyantı ERIS, kamuoyunun gündeminde ilk sırada yer alıyor. Bu da yeni varyant hakkındaki soruların artmasına yol açıyor.

    Hazırlayan: Ayşegül Uyanık Örnekal

    ERIS VARYANTI NEDİR?

    Yaz mevsiminin ortalarından itibaren havaların aşırı sıcak olması nedeniyle yaz salgınları başladı. Bu salgınlarda da en çok dikkat çeken, ERIS varyantı oldu. Aslında bu varyantın COVID-19’a göre bilinen büyük bir farkı yok. Daha kuvvetli bir virüs değil ancak bağışıklık sisteminden kaçarak, daha sık hastalık yapıyor ve biraz daha ağır gribe sebep oluyor. Şu an için COVID-19’un diğer varyantları gibi ciddi akciğer enfeksiyonlarına yol açtığına ilişkin veri olmadığının altını çizen Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Vefa Öztürk, “ERIS varyantı, Omicron varyantının mutasyona uğramış yeni bir formu olarak gösterilebilir. Bu formun hastalık yapma gücü, diğer formlara göre yüksek değil. Ancak eski formlara oranla daha hızlı yayılıyor” diyor. Bu varyantla birlikte COVID-19 salgınında yeni bir dönem başladı. Kısıtlamaların artık olmaması ve aşılamalar nedeniyle salgının etkileri de değişti. Toplumun çoğu COVID-19 geçirdiği ve birçok kişi aşılı olduğu için eskisi gibi ağır vakalara rastlanmıyor. Ancak genel enfeksiyonlardan korunma tedbirleri ihmal edildiğinden vaka sayıları tekrar yükseldi. Bu yükseliş, kısmi bir yeni dalga sayılsa da okulların açılması ve insanların kapalı alanlara döndüğü sonbahar aylarında ciddi bir salgın olasılığı var. Peki, bu salgınlardan korunmak nasıl mümkün? Hangi önlemler alınmalı? “Aşılanmanın toplumun yüzde 70’ine uygulanması ile COVID-19’dan korunmak mümkün olacaktır” diyen Dr. Öztürk, koronavirüs pandemisinin güncel durumu hakkında bilgiler verdi.

    SONBAHARIN GELİŞİ HASTALIKLARI TETİKLİYOR

    Sonbahar geldiğinde karşılaşılacak sorunlar COVID-19’un yanı sıra gribal ve solunum yolu hastalıkları oluyor. Okullar, toplu taşıma araçları ve alışveriş merkezleri, en sık bulunulan kapalı ortamlar arasında yer alıyor. Buralarda ortamın havasında birçok virüs ve bakteri olacağı için her türlü enfeksiyonun bakteriyel enfeksiyonu artıracağına dikkat çeken Uzm. Dr. Öztürk, şöyle devam ediyor: “Bu mekanların dezavantajları da genellikle klimalar ile havalandırılmaları. Eğer söz konusu bölgelerde klima hariç iyi bir havalandırma yapılırsa, camlar açılır ve belli aralıklarla hava sirkülasyonu sağlanırsa risk daha az oluyor. Mutlaka her sonbaharda görüldüğü gibi bu sonbaharda da hem COVID-19 hem de diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarında bir artış olacak. COVID-19 ile benzer şikayetlere yol açan hastalıklar, okulların açılması ve havanın soğumasıyla artacak. Bu nedenle hastane başvuruları ve doluluk oranlarında da aynı oranda artış görülecek. COVID-19’lu hastalar için hem servislerde hem de yoğun bakımlarda yer sıkıntısı öngörülüyor. Bu yoğunluğu yönetmek ve hastanelerin hastalara iyi hizmet verebilmelerini sağlamak için yine aşı ve maskeler büyük önem arz edecek. Ayrıca COVID-19 benzeri belirtileri olan hastalıkların çoğalması, koronavirüs tanısına gidilmesini zorlaştıracak. Bu da daha fazla tetkike ve teste maruz kalınmasına yol açacak. Dolayısıyla COVID-19 için alınan her önlemin, toplumu COVID-19 dışı birçok hastalıktan da koruyacağının unutulmaması gerekiyor.”

    - Advertisement -

    MASKELİ GÜNLER GERİ GELİR Mİ?

    2020 ve 2021’e damgasını vuran maskeli günlere dönmekte fayda olduğunu belirten ancak eskisi kadar katı olmamasına da dikkat çeken Uzm. Dr. Öztürk, “Eğer risk faktörleri varsa, kapalı alanlarda 15 dakikadan fazla kalınması gerekiyorsa maske takılması önem taşıyor. Daha kısa süre kapalı alanda kalınacaksa ve açık alanlarda ise maske kullanmaya ihtiyaç yok. En azından bakterilerle de minimum karşılaşmak gerekiyor. O yüzden açık alanlarda çok ciddi bir hava kirliliği yoksa maske takılması tavsiye edilmiyor. Eskisi kadar büyük bir kapanma ve izolasyon da olmayacaktır. Bu durumun artıları ve eksileri var. Bu sefer daha kontrollü yapılması gerekiyor. Hijyen hayatımızda hep olmalı. Eğer toplu taşıma kullanıyorsanız dezenfektan hayatınızda olmak zorunda. Çünkü her an elleri yıkamak mümkün olmuyor. Dolayısıyla elinizi yıkayabileceğiniz bir yer bulamıyorsanız, dezenfektan kullanılabilir. Tabii ki bu sürekli olmamalı! Özellikle kirli olduğunu düşündüğünüz, fazla sayıda kişinin dokunduğu, enfeksiyonların çok olduğu yerlere temas ettiyseniz kullanabilirsiniz. Normalde de hem kendinizin hem çocuklarınızın el yıkama alışkanlığını kazanması gerekiyor. Ellerin en az 30 saniye sabunla yıkanmasına dikkat edilirse, COVID-19 dışında normal hayatınızda enfeksiyonlara çok fazla yakalanmaz, yakalansanız bile ağır geçirmezsiniz. Çünkü vücuda giren mikrop ne kadar az olursa o kadar iyidir. Bağışıklık sistemi açısından mikrobu sıfıra indirmek mümkün olmayacaktır. Öte yandan bağışıklık sisteminizin mikropları tanıması açısından sıfıra inmesi de zaten istenmez” diyor.

    KİMLER RİSK ALTINDA?

    COVID-19 için riskli hastalar, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerdir. Bu grupta; doğuştan bağışıklık sistemi düşük olan hastalar, kanser tedavisi alanlar, kan ve hematolojik hastalığı olanlar, yaş grubu olarak da 65 yaş üstü hastalar yer alıyor. Yaşlandıkça bağışıklık sisteminin de yaşlandığını söyleyen Dr. Öztürk, “Bu nedenle söz konusu grupta bağışıklık sistemi, enfeksiyon hastalıklarına iyi cevap veremiyor. Ayrıca altı yaşa kadar olan çocukların da bağışıklık sistemi yeterince gelişmediği için enfeksiyon hastalıklarına cevap veremiyor. Ağır COVID-19 hastalığı için bu kişiler riskli grupta yer alıyor. Bu kişilerin kapalı ortamlara girmesi, virüs ve bakterinin olduğu yerlerden uzak durması, böylesi ortamlara gireceklerse de maske kullanması gerekiyor. Ayrıca toplu taşıma ve kapalı alanlarda özellikle dikkat etmek, böyle ortamlarda kısa süre bulunmaları önem taşıyor. Bunun dışında düzenli ve her besin grubundan beslenmek gerekiyor. Yaşlı hastalarda bağırsak emilimi de problemli olduğu için ara ara vitamin-mineral düzeylerine baktırılması, eksik vitamin veya mineral değerleri varsa bunların da yerine koyulması önem taşıyor. En önemlisi de bol sıvı alınması” diyor.

    Dikkat!

    Kış boyunca dikkat edilmesi gereken önlemlerin başında, gereksiz seyahatleri ve yer değiştirmeleri azaltmak geliyor. Seyahatlerde şehir içi veya dışı mümkün olduğunca toplu taşıtların daha az kalabalık olduğu saatleri seçerek seyahat edilmesi gerekiyor. Tatillerde konaklama yerlerinin sakin olduğu hafta içlerini tercih ederek, insan kalabalığından uzak durulmasının önemine değinen Uzm. Dr. Ali Vefa Öztürk, “Doğru planlandığında pandemi sürecinde kış aylarında bile sosyalleşmek mümkün olacaktır” diyor.

    COVID-19’dan korunmak için bu önlemleri almak şart

    • COVID-19 tedbirlerine kısmen geri dönülmeli,
    • Kapalı alanlarda uzun vakit geçirilmemeli,
    • Kalabalıkta uzun vakit geçirilecekse maske kullanılmalı,
    • Hastaysanız başkalarının yanında maske takılmalı,
    • Eller sık sık, en az 20 saniye boyunca sabunla yıkanmalı,
    • Sonbahar başında COVID-19 aşısı olunmalı.

    Bu önlemler alınmadığı takdirde sonbahardaki dalga herkesi yoran ve sıkan dönemlerden daha yaygın bile olabilir. Burada aşının önemine dikkat çeken Dr. Ali Vefa Öztürk, şöyle bilgi veriyor: “Aşıların COVID-19’a yakalanmayı büyük oranda, COVID-19 kaynaklı ölümleri de neredeyse tama yakın önlediği artık yadsınamaz bir gerçek. Tam aşılı COVID-19 hastaları hastaneye yatışların yüzde 2’sini oluştururken, yoğun bakım yatışlarının ancak yarısını oluşturuyor. Doğru şekilde aşılanıp aşıları tutan hastalarda yaşam kaybı ise yok denecek kadar az oluyor.”

    İLGİLİ İÇERİKLER



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz