Diğer
    Ana SayfaHaberDeprem bölgesinde salgın hastalık tehlikesi: İshal vakalarında artış görülebilir!

    Deprem bölgesinde salgın hastalık tehlikesi: İshal vakalarında artış görülebilir!

    -

    Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki iki deprem 10 ilde hissedildi. Hayatın adeta durma noktasına geldiği birçok ilde, günlük ihtiyaçlarda büyük eksiklikler bulunuyor. Tuvalet problemi yaşayan halkın suya ulaşması da epey güç. Enkaz altında bazı vefat eden vatandaşların cansız bedenine hala ulaşılamadı. Peki, deprem bölgesinde salgın riski var mı? Hastalıkların yayılmaması için neler yapılabilir? Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Mehmet Ceyhan, Habertürk TV’de Kübra Par’ın sorularını yanıtladı.

    “İNSANLAR KAPALI ALANDA YOĞUN ŞEKİLDE YAŞIYOR”

    Böyle felaketlerin belli döneminden sonra böyle sağlık problemleri ile karşılaşıyor. Biz hep hastaneleri o ilin en dayanıklı binaları olarak düşünürüz. Ancak burada maalesef görüyoruz ki Antakya ve İskenderun’da hastaneler yıkılmış durumda. Bu hizmet ağır hastanelerin Adana’ya gönderilerek, daha hafif hastaneler ilçe hastanelerinde tedavi ederek sağlanmaya çalışılıyor. Ancak ilçe hastaneleri bu işe hazır şekilde planlanmamış. Şu anda ortamda zaten çok yoğun şekilde solunum yolu enfeksiyonları var. Deprem bölgesindeki insanlarda da grip, kovid var, virüs var. Bu insanlar kapalı alanlarda ve yoğun şekilde yaşıyorlar. Bir çadırda aile kalmıyor, spor salonunda birçok kişi bir arada kalıyor. Dolayısıyla birçok hastalıkları bulaştırmaya başlıyor. Şu anda kuluçka döneminde. Birkaç gün sonra bunları da göreceğiz.

    “ÇOCUKLARDA İSHAL VAKALARINDA ARTIŞ GÖRECEĞİZ”

    İkincisi özellikle dışkı yoluyla bulaşan hastalıklar. Bunlarda da mutlaka ortaya çıkacak.

    İnsanlar dışkılarını elle temizlemiyorlar. Ancak bir süre sonra kullandıkları malzemelerden tutun da gıdaya kadar dışkıyla temas etmeye başlıyor. Birinci tehlike mevsim itibariyle çocuklarda ishal vakalarında artış göreceğiz.

    “BÜYÜK BİR TEHLİKE VAR Kİ; O DA ÇOCUK FELCİ”

    Bunun yanında çok daha büyük bir tehlike var ki. O da çocuk felci. Bir süre sora o bölge, aşılanmasından emin olmadığımız Suriye’den giriş çıkışlar kontrol edilemezse, o aşısız insanların girişiyle. Çocuk felciyle ilgili en son vakayı 26 Kasım 1998’de gördük. O tarihten beri sokak virüsünde çocuk felci vakası görmedik. Bir tane vaka bile Türkiye için salgın sayılır.

    - Advertisement -

    “KIZAMIK VE SU ÇİÇİĞİ AŞILARI YAPILMALI”

    Eğer oradan aşılanma iyi yürütülmezse, ciddi şekilde bu vakaların olma riski var. Dolayısıyla orada herkesin mutlaka çocuk felcine karşı aşılanması lazım. Kızamık ve su çiçeği aşılarının yapılması lazım. Bir süre sonra henüz tam görmedik, kemirgenlerin çıktığını göreceğiz.

    “SOKAK KÖPEKLERİNİN BAKILMASI VE DOYURULMASI LAZIM”

    Bunu ilk Kocaeli’nde yaşadık 1999 depreminde. Kemirgenlerle ilgili şunu söyleyeyim, Türkiye’de kemirgenlerde kuduz yok. Sadece onların yaralanmalarında özel tedavilerin yapılması lazım. Şöyle bir risk çıkabilir. Özellikle sokak köpeklerin bakılması ve doyurulması lazım. Aç kalan köpekler daha sonra cesetleri parçalamaya başlarlar.

    “CANSIZ BEDENLER TORBALARLA DEFNEDİLMELİDİR”

    Mutlaka orada el dezenfektanlarını yaygın olarak bütün noktalara, insanların, gönüllülerin yakınında olması lazım. El temizliğinin sadece kakayla bulaşan hastalıktan değil, solunum yoluyla bulaşan hastalıklarda önemi var. Ölülerin ceset torbaları ile gömülmesi önemlidir. Aç kalan köpekler, vahşi hayvanlar, ceset kokularını aldığı zaman nereye gömerseniz gömün gidip parçalarlar. Bir süre sonra ceset parçaları görürsünüz. Dolayısıyla toplu ölümler varsa, ceset torbalarıyla gömülmesinde çok büyük yarar vardır.

    Deprem bölgesinde salgın

    “ÇALIŞANLAR DEZENFEKTAN KULLANMALI, ISLAK MENDİLLER YETERSİZ”

    Hastanelerin normal hizmetini yürütemediğini hesaba katarsanız. Hatay, İskenderun’da çadırlarda sağlık hizmeti verilmeye çalışılıyor. Bu andan itibaren yapılacak aşılamanın çok bir anlamı yok. Demirle, çimento, toprakla temas tetanoz riskini arttırır. Özellikle gönüllülerin, kurtarma ekiplerinde çalışanların dezenfektanı mutlaka yanlarında bulundurmaları lazım. Her çalışmada yaralanma olabilir. Hiç değilse el dezenfektanı ile ellerini temizlemeleri lazımdır. Islak mendil aynı işi maalesef görmüyor. Ne kadar alkollü sıvı geçtiğini standardize edemezsiniz. Cepte taşınabilen büyüklükteki dezenfektanlar çok daha işe yarar.

    “HAVA NE KADAR SOĞUKSA O KADAR UZUN DAYANILABİLİR”

    Soğuk sağlığa nasıl zarar verir? Sağlığa verdiği zarar donmadır. Kas ağrılarıyla başlar. Bazı avantajları da vardır. Depremde yaralıların kaybına yol açan durum ezilme sendromudur. Hava ne kadar soğuksa o kadar uzun dayanabilir kişi.

    “DEPREM BÖLGESİNDE DİYALİZ MERKEZLERİ KURULMALI”

    Genellikle 3 günde sonra zarar verebilir susuzluk insan vücuduna. Hayatta kalabilme süresi nadir vakalarda anormal rakamlar da görülür. Mahatma Gandi’nin 27 günlük ölüm orucu hep anlatılır. Bazen bu kadar uzun yaşam süreleri görülmüş. Ne kadar kişiyi enkazdan erken çıkarırsanız, hem hastalıktan koruma hem böbrekleri susuz bırakmama açısından hem ezilme sendromunun gelişmesini önlemek açısından önemlidir. 7 günde çıkarttığınız yaralı ile 24 saatte çıkarttığınız yaralının hayatta kalabilme şansları aynı değildir. Örneğin diyaliz merkezlerinin deprem bölgelerinde hemen kurulması gerekir.

    “ÜLKEMİZDE TETANOZ AŞISI TEMİNİ SORUNU VAR”

    Kurtarma ekiplerinin de eğer son tetanoz aşılarının üzerinden 10 ve uzun süre geçmişse, giderken aşılanmaları lazım. Ülkemizde şu anda tetanoz aşısı ile temin sorunu var maalesef. İkincisi orada yemek yerken çok dikkatli olmak lazım. Gıdaların temizliğinde büyük sıkıntı var. Mümkün olduğu kadar temizlenmesi zor yiyecekleri, meyve ve sebze gibi hazır soyulmuş şeyleri pek servis etmemek lazım.

    “SEYYAR TUVALET SAYISI ARTTIRILMALI”

    Şu anda seyar tuvaletler yeterli olmadıkları için insanlar sahada ihtiyaçlarını görüyorlar. Gayta yoluyla bulaşan salgınlarda pisletilmiş yer toplanır, çukur açılır, toprak örtülür, onun üstünde bir parmak kalınlığında sönmemiş kireç atılır. Bu orada halk uzmanları tarafından bilinir. İdeal çözüm seyyar tuvaletlerdir. Üçüncü önerim maskedir. Deprem bölgesinde son derece önemlidir. Tozdan korur. Çadırların içinde toplu halde durduğunuzda başkasına bulaşmasını engeller. Maskenin burada hastalık bulaşmasını önleyebilir.

    “BÖLGEDE MUTLAKA AŞI KAMPANYASI YAPILMALI”

    Mutlaka o bölgede aşı kampanyası yapılmalı. Aşısı eksik olan kişilere aşı yapılmasının zararı yok. Grip ve Kovid aşısı, çocuklara su çiçeği, çocuk felci ve kızamık aşısının hemen yapılmasında fayda var. Tetanoz aşısının yaralanma riski taşıyan kişilere, gönüllü çalışanlara yapılması, yaralanmış kişilere ilk 72 saatte yapılması önemli. Mümkün olduğu kadar kabalalıkları toplu yaşam yerine çekip sadece ailelerin bir arada yaşamasını temin etmeliyiz.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz