Diğer
    Ana SayfaRöportajDeprem sonrası gelişen enfeksiyonlar nelerdir? Hangi önlemler alınmalı?

    Deprem sonrası gelişen enfeksiyonlar nelerdir? Hangi önlemler alınmalı?

    -

    Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki büyük depremin ardından birçok insan evsiz kaldı. Toplu alanlarda birlikte yaşamak zorunda kalan vatandaşların bünyesi enfeksiyon hastalıklarına açık hale gelmektedir. Peki, deprem sonrası gelişen enfeksiyonlar nelerdir? Hangi önlemler alınmalıdır? Acıbadem Ataşehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke’ye sorduk…

    Röportaj: YAĞMUR TOPÇU

    DEPREM BÖLGESİNDE EN SIK HANGİ ENFEKSİYON HASTALIKLARI GÖRÜLÜYOR?

    Deprem sonrası karşılaşılabilecek enfeksiyon hastalıkları sıklıkla; solunum yolları enfeksiyonları, ishal ile seyreden gastrointestinal sistem enfeksiyonları, deri ve yumuşak doku enfeksiyonları ile kemirici hayvanlar ve haşereler aracılığı ile bulaşabilen hastalıklardır.

    NE ZAMAN HANGİ ENFEKSİYON HASTALIKLARI GELİŞEBİLİR?

    Enfeksiyon hastalıkları, salgınlar deprem felaketi sonrası hemen görülmeye başlayabilir. Hatta ilk dört hafta enfeksiyon hastalıklarının, salgınların en sık görülmeye başladığı dönemlerdir.

    Deprem felaketi sonrasında ilk dört günde deprem kaynaklı yaralanma sonucu deri bütünlüğünün bozulmasına bağlı deri ve yumuşak dokuda enfeksiyon gelişme riski söz konusu iken dördüncü günden sonra özellikle ilk dört haftada alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları, ishal ile seyreden gastrointestinal sistem enfeksiyonları, yine deri ve yumuşak dokuda gelişen ciddi enfeksiyonların yanı sıra uyuz ve saçlı deride bitlenme ile mevsime göre değişmekle birlikte yine bu mevsimde kemirici ve haşerelerin neden olabileceği enfeksiyon hastalıkları ile bunların hızla yayılması sonucu gelişebilecek salgınlar ortaya çıkabilecek ciddi sağlık sorunlarıdır.

    - Advertisement -

    Burada söz konusu hastalıkların yayılımını azaltmada en önemli önlemlerden birisi sağlık sorunu gelişen kişilerin hemen hekime başvurmaları, hekim tarafından değerlendirilmeleri ve tedavinin yanı sıra koruyucu önlemlerin hızla alınmaya başlanmasıdır. Bu böyle durumlarda hastalığın yayılımının azaltılmasında ilk ve en önemli adımlardan birisidir.

    Deprem sonrası gelişen enfeksiyonlar

    DEPREM BÖLGESİNDE ENFEKSİYONLARA KARŞI HANGİ ÖNLEMLER ALINABİLİR?

    Kısıtlı imkanlarda temel bazı hijyen önlemleri enfeksiyon hastalıklarının gelişimini azaltabilir, önleyebilir. Bunlar; sabun ve su ile ellerin yıkanarak, bu imkan yoksa el dezenfektanları kullanılarak ellerin gerektiği her durumda, özellikle de tuvalet sonrası ve yemek yeme öncesi temizliğinin, hijyenin sağlanması. İçme, yiyecek yıkama ve pişirme için kullanılacak suların temiz ve güvenli olması. Bu amaçla şişe suyu kullanılması, bu mümkün değil ise kaynatılıp soğutulmuş suların kullanılması yenilen içilen besin maddeleri ile gelişebilecek ishalleri önlemek açısından temel gerekliliktir. Ellerin temas edeceği tüm yüzeylerin özellikle tuvaletlerin, lavoboların, muslukların, tuvalet klozetlerinin ve 1/100 oranında sulandırılmış çamaşır suyu ile silinmesi, yiyeceklerin uygun şekilde saklanması ve gerekli olduğunda ve görüldüğünde haşere kovucuların kullanılması ve bunlarla mücadele alınacak temel önlemlerin bazıları olarak sıralanabilir.

    ENKAZDAN ÇIKARILAN HER KİŞİYE TETANOS AŞISI UYGULANMALI MI?

    Günümüzde en ölümcül enfeksiyon hastalıklarının başında tetanos hastalığı gelmektedir. Tetanos Clostridium tetani adlı mikroorganizma sporlarının bulunduğu kirli, tozlu, özellikle de paslı cisimlerin deri bütünlüğünü bozacak şekilde vücutta yaralanmaya sebep vermesi sonrası gelişebilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Günümüzde ölümcül sonuçlar doğuran bu hastalığa karşı aşı ile korunmak mümkündür. Bu nedenle hem depremden etkilenen, yaralanan hem de kurtarma çalışmalarına katılan kişilerin tetanosa karşı aşılanmaları gereklidir.

    Çocukluk döneminden beri düzenli tetanos aşıları yapılan ve 10 yılda bir tekrar dozları sürdürülen kişilerin yaralanmaları durumunda öncelikle yara temizliği yapılmalı ve aşı durumu hızla değerlendirilmelidir. Yaralanma ağır değilse düzenli tetanos aşıları yapılmış ve son 10 yıl içerisinde tekrar dozu uygulanan kişiye aşıya gereksinim yoktur.

    Ancak ağır bir yaralanma durumunda ise düzenli tetanos aşıları yapılmış ve son aşıdan beş yıldan daha uzun süre geçmişse bir doz aşıya gereksinim vardır. Buna karşın aşı durumunun bilinmediği ya da düzenli aşıları yapılmasına karşın tekrar doz yapılma süresi 10 yıldan daha uzun süre geçen kişilerde aşı üç doz (0, ilk dozdan bir ay sonra ve başlangıçtan 6 ya da 12 ay sonra) olarak uygulanmalıdır. Yine yaralanan ve aşı durumu bilinmeyen ya da süresi aşılan kişilere sadece aşı şeması uygulaması yeterli olmayıp yaralanma durumunda bu kişilere tetanos anti-toksini de yapılmalıdır. Kurtarma ekibindeki kişiler için de tetanos aşılaması aynı şekilde planlanmalıdır.

    DEPREM SONRASI KUDUZ VAKALARINDA NELER YAPILMALI?

    Kuduz vahşi hayvan ısırıkları ya da vahşi hayvanlar ile temas eden sokakta başıboş köpek ısırması ya da kedilerin tırmalaması ile gelişebilecek ölümcül bir hastalıktır. Yine yarasalar ile yaralanmalar da kuduz gelişimine neden olurlar. Dolayısı ile bu tür durumlarda derhal vakit kaybetmeden yara temizliği ve kuduz aşı şeması ile gerektiği durumda kuduz serumu uygulaması başlatılmalıdır.

    SOLUNUM YOLU HASTALIKLARINDAN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?

    Soğuk kış aylarının sürdüğü bu süreçte solunum yolları enfeksiyonları etkenleri çoğunlukla da başta virüsler olmak üzere kapalı ve toplu yaşanan ortamlarda bulaşmaya ve hastalık oluşturmaya devam etmektedir. Bu tür enfeksiyon hastalıklarının yayılmasını azaltmada en önemli kuralların başında hastalığın erken tanımlanıp hasta kişilerin tedavilerinin başlatılması ve bir an önce gerekli izolasyonunun sağlanmasıdır. Böylece hasta kişi/kişilerden diğer sağlıklı kişilere hastalığın bulaşılması önlenir. Öksürük, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, baş ağrısı, burun akıntısı, burunda tıkanıklık, kas ve eklem ağrısı, yüksek ateş gibi yakınmalardan bir ya da birkaçının birlikte olması solunum yolu enfeksiyonunu akla getirmelidir. Böyle kişilerin toplu yaşam alanlarında ağız ve burunlarını kapatacak şekilde maske kullanmaları birincil ve önemli bir önlemdir. Yine aynı ortamda yaşayan ve kronik hastalığı olan, bağışık sistemi etkileyen hastalığı mevcut kişilerin de maske kullanmaları yararlı olur. Hasta kişinin bulunduğu ortamın mümkün olduğu kadar ve sıklıkta havalandırılması, gerekli her durumda aynı ortamı paylaşan kişilerin ellerini temiz tutmaları (şu koşullarda el dezenfektanları ile el hijyeni), ellerin temas ettiği yüzeylerin gerekli olduğu durumlarda çamaşır suyu ile 1/100 oranında sulandırılmış su ile silinmesi, temizlenmesi alınacak önlemler arasındadır. Ayrıca sağlık ekiplerince risk grubundaki kişilere mevsimin devam etmesi nedeniyle bu sene aşı yapılmamışsa mevsimsel grip aşısı ile aşılamanın gerçekleştirilmesi, yine risk grubundaki kişilere pnömokok aşısının uygulanması ve en son doz aşıdan 6 ay ya da hastalık geçirildikten sonra 3 ay geçmiş ise covid-19 aşılarının da uygulanması korunmada alınacak önlemler arasındadır.

    DEPREM BÖLGELERİNDE İÇME SUYU KULLANIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

    Kirli ve güvenli olmayan suların içilmemesi, gıdaların yıkanması ya da pişirilmesinde kullanılmaması kirli sular aracılığı ile bulaşıp özellikle de ishal ile seyredecek hastalıkların oluşmasını önlemede kuraldır. Tercih edilen temiz ve güvenli suların kullanılmasıdır. Şu an söz konusu deprem bölgesinde içme ve kullanma suyuna erişimin kısıtlılığı önemli sorunların başındadır. Bu nedenle mümkün olduğunca kapalı plastik ya da şişe sularının kullanımı tercih edilmelidir. Şebeke suyunun kirlenmeden dağıtımının mümkün olduğu durumlarda rutin olarak uygulanan klorlama ile güvenli bir kullanım suyu elde etmek mümkündür. Bu suların içileceği durumlarda söz konusu şartlar göz önüne alındığında kaynatılıp soğutulduktan sonra içilmesi uygun olur.

    AFETLERDE SIK GÖZLEMLENEN UYUZDAN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILMALI?

    Uyuzdan korunmada temel kural kişisel ve çevresel hijyen kurallarına uymaktan geçer. Çamaşır ve kıyafetlerin temizliği, kişisel kıyafetlerin ortamda derli toplu bir yerde ve başkalarının kıyafetleri ile temas etmeyecek şekilde tutulması, uyuz tanısı alan kişilerin bir an önce tedavilerinin başlatılması ve giydikleri, kullandıkları giysilerin kaynatılarak yıkanması korunmada alınacak önlemler arasında sayılabilir.

    İLGİLİ İÇERİKLER



    1 Yorum

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz