Diğer
    Ana SayfaRöportajŞahika Ercümen: Denizde kendimi “evimde” gibi hissediyorum!

    Şahika Ercümen: Denizde kendimi “evimde” gibi hissediyorum!

    -

    Rekorların kadını, dalış tutkusunun ve spor disiplininin vücut bulmuş hali, karşınızda Şahika Ercümen!

    Yayın yönetmeni: Deran Çetinsaraç
    Röportaj: Elif Gürsoy
    Fotoğraf: Murat Sargın
    Styling: Tülin Demir
    Makyaj: Yasin Şefik
    Saç: Erdem Gül
    Fotoğraf asistanı: Zehra Sargın

    Derin maviliklere, su altı dünyasına ve doğanın tüm güzelliklerine aşık bir sporcudan bahsediyoruz. Küçük yaşlarda büyük sağlık sorunları ile karşılaşmış ama o tutkusunun peşinden gitmiş, yılmamış. Onu, ilk yaptığı günden beri mutlu eden dalış; sağlık sorunları için engel teşkil etmemiş, etmediği gibi daha sağlıklı biri haline getirmiş. İşine olan tutkusuna, disiplinine ve ışığına hayran kaldığımız Şahika Ercümen’in dünyasına “derinden” bir giriş yapıyoruz!

    Aslında tüm Türkiye seni yakından tanıyor. Peki sen kendini nasıl tanımlıyorsun? Şahika nasıl biri? Nasıl yaşar, hayatta nelere önem verir?

    - Advertisement -

    Ben de kendimi her gün daha iyi tanımaya çalışıyorum. Dalış bunun için bana mükemmel bir araç oluyor. Gittikçe derinleşen, öğrenmeye çok açık, tutkularının peşinde koşan, daha iyi bir versiyonunu yaşamayı amaç edinmiş bir Şahika diyebilirim… Hayatı anlamlandıran anların kıymetini biliyorum ve zamanı israf etmemeye, enerjimi doğru kullanmaya çalışıyorum. Duyarlı ve farkında bir hayat sürüyorum.

    Küçüklüğünde astım rahatsızlığının olduğunu biliyoruz. Nasıl gelişti bu süreç? Rahatsızlığının üstesinden psikolojik olarak nasıl geldin de başarılardan başarılara koştun?

    Çocukluğumda bırakın spor yapmayı evden bile dışarı çıkamıyordum. Hatta bu yüzden okula da geç başlamış oldum. Doktorlar birçok farklı tedavi uygulamıştı ancak sonuncusundan olumlu etkiler görebilmeye başlayabilmiştim. Ardından okula devam edebildim. Bir gün okulumuzun düzenlediği bir geziye gitmiştim. Bir yelken klubü… Orada dalış yapanları da görmüştüm. Tek bir nefesle suyun altına dalıp çıkanları gördüğümde çok heyecanlanmıştım. Oradaki antrenör istersem deneyebileceğimi söylediğinde de denemeye karar verdim ve aldığım tek bir nefesle gidebildiğim en uzak mesafeye kadar gitmeye çalıştım. Suya girip dalmaya başladığım andan itibaren büyülü bir dünyaya giriş yapmış oldum. Yerçekiminin olmadığı, zamanın durduğu masmavi bir dünyada olduğumu hissettiğimde hiç çıkmak istemediğimi fark ettim. Bu durum da beni epey uzağa götürmüş olacak ki dalabileceğimi söyleyen antrenör bu sporla mutlaka ilgilenmem gerektiğini söylemişti. O dönemde hastalıklarla uğraştığımız için ilk başlarda bunu aileme söyleyemedim. Ama bir yandan gizli gizli antrenmanlara gidiyordum. Su ve deniz sağlığıma çok iyi geldi. Düzenli yaptığım antrenmanlar başka bir disiplin kattı ve okulumdaki başarımı da iyi yönde etkiledi. Antrenmanlarım iyiye gittikçe yarışmalara da katılabildim. Sanırım hayatım ilk nefes almaya başladığımda değil, nefesimi ilk tutmaya başladığımda başladı. Psikolojik olarak uzun süre hiçbir şey yapamamanın verdiği kamçılayıcı etkiyle elimden gelenin en iyisini yaptım. Boşa zaman harcamadan, kaybetme lüksümün olmadığının farkında olarak ilerledim. Aslında bu süreçte aldığım her nefesin kıymetini bilmeyi öğrendim.

    “Su ve deniz benim evim. Beni yaşama geri döndürdüğü için aslında ikisine de çok büyük minnet duyuyorum.”

    Kariyerinin ve rekorlarının tamamen dışında, Şahika ve suda olmak arasında nasıl bir ilişki, bağ var?

    Su ve deniz benim evim. Beni yaşama geri döndürdüğü için aslında ikisine de çok büyük minnet duyuyorum. Denizde kendimi karada olduğumdan çok daha rahat hissediyorum. Denizleri yaşam alanlarım olarak görüyorum. Denizlerin korunması için ise elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Birleşmiş Milletler’in sudaki yaşam savunucusuyum. Mavi’nin Sıfır Atık projesindeki Türkiye elçisiyim. İçinde bulunduğum tüm projelerde birçok etkili koruma çalışmaları yapıyoruz. Bu önemli çalışmaların içinde olmak rekor kırmak kadar önemli. Beni yaşama geri döndüren denizler için ben de nefesimi tutuyorum…

    Peki ya karadaki doğa ile durum nasıl? Hiking sever misin mesela?

    Doğa aşığıyım. Bazen saatlerce sadece doğayı gözlemleyerek içinde kaybolmayı çok seviyorum. Hiking, kaya tırmanışı ve dağcılık gibi suda derine gitmenin tam tersine nabzımı hızlandıracak şekilde tepelere, zirveye çıkmayı çok seviyorum. Zaten ismimin anlamı da dağın doruk noktası demek! Tepede ve zirvede olmak, doğada vakit geçirmek ruhumu en çok besleyen etkenler arasında…

    Rekor üzerine rekor kırıyorsun. Nasıl geçiyor hazırlanma süreçlerin?

    Rekor üzerine rekor kırıyormuşum gibi görünüyor aslında… Fakat o kırılan rekorun öncesinde aylar gerektiren zor çalışmalar ve pek çok başarısız deneme var. Fiziksel kondisyonun yanında mental çalışmalara da ağırlık veriyorum. Nefes ve meditasyon çalışmaları olmazsa olmaz. Yıl boyunca dünyanın pek çok yerinde kamplarım oluyor. Benim için en zor süreçlerden birisi aylarca evimden, ailemden ve ülkemizden uzak kalmak…

    Motivasyon kaynağın ne? Fiziksel olarak hazır olmanın dışında ruhsal olarak nasıl besleniyorsun?

    Dünya rekoru ile birlikte mutlaka bir sosyal sorumluluk projesine dikkat çekiyoruz. Bu da benim için en az rekorlar kadar önemli oluyor. Ayrıca her dalış kendimle ilgili yeni bir keşif. Bu yolculukta karşılaşacağım tüm inişler ve çıkışlar beni çok heyecanlandırıyor.

    Sponsorluk tercihlerinde en çok dikkat ettiğin noktalar neler?

    Sponsor olacak kişi, firma veya kurumun doğaya saygılı çevre koşullarına uygun üretim yapan hizmet sağlayan bir konumda olması çok önemli. Ancak sponsor bulmak hiç de kolay değil. Her sene birçok sponsorluk görüşmesi yapıyoruz ve çok zor sponsor bulabiliyoruz.

    ŞAHİKA ERCÜMEN: EN ÇOK ÇANAKKALE, VAN, SALDA GİBİ BÖLGELERDE YAPTIĞIM DALIŞLAR BENİ ETKİLİYOR

    Türkiye bir cennet… Ülkemizde en çok nerede dalmayı seviyorsun?

    Ben tam bir Akdeniz aşığıyım. Derin mavi sularda evdeymiş gibi hissediyorum. Fakat bunun yanında pek çok tarihi batığı barındıran Çanakkale, Van Gölü, Salda Gölü gibi özel bölgelerde yaptığım dalışlar da beni çok etkiliyor.

    Yurt dışındaki deneyimlerinde asla unutamadığın bir deniz var mı? Nasıl bir deneyimdi biraz anlatır mısın?

    Meksika’da Cenote denilen içi su dolu mağaralarda dalmak beni çok etkiledi. Klostrofobik gibi görünse de, ben sanki anne karnında kadar güvende ve mağaradan tekrar yüzeye, güneş ışığına çıktığımda sanki yeniden doğmuş gibi hissettim. Biraz metaforik aslında…

    “Öğrenmeye her daim açığım, tutkularımın peşinde koşuyor ve daha iyi bir ‘Şahika’ versiyonunu yaşamayı amaçlıyorum.”

    Genel olarak nasıl besleniyorsun? Yarış zamanlarında farklı olarak neler tüketiyorsun?

    Diyetisyen olduğum için genel olarak sağlıklı ve dengeli besleniyorum. Yarış zamanları ihtiyacıma göre besleniyorum. Fakat özellikle karbonhidrat tüketimini arttırdığım bir beslenme şeklim oluyor. Sezon başında ise ağırlık çalışmalarıyla protein tüketiyorum ama mutlaka ekstra dikkat ediyorum.

    Nefes egzersizleri ya da dalış pratiklerinin dışında dayanıklılığını artırmak için özel antrenmanlar yapıyor musun; yoga, pilates vb?

    Fiziksel kuvvet için sıkı bir antrenman programım var. Ağırlık çalışması yapıyorum. Zihnim içinse düzenli meditasyon yapmaya özen gösteriyorum.

    Yarışa hazırlanmadığın dönemlerde bir günün nasıl geçiyor? En çok sevdiğin sosyal aktivite ne?

    Okumaya ve yazmaya bayılıyorum. Şimdilerde yeni bir çocuk kitabı yazıyorum. Yemek yapıyorum ve sosyal aktivite olarak beni heyecanlandıran pek çok ekstrem sporu denemeye gayret ediyorum.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz