Diğer
    Ana SayfaPozitifKalbinin peşinden giden adam: Purana Alp Ekşioğlu

    Kalbinin peşinden giden adam: Purana Alp Ekşioğlu

    -

     11092013 pozitif5

    Çemberin içindekileri nasıl görüyorsunuz?

    Şu an içinde olduğumuz eğitim sistemleri İngiltere’de 1800’lülerde başladı. Çünkü sanayileşmiş toplumun yetişmiş adama ihtiyacı oldu. Büyük bir keşif değil. Bunun dizayn ettiği eğitimden ne çıkar Allah için. Biz çıkıyoruz Allah’a bin şükür. Ama dünya farklı dönüyor. New York’a git çoğu insan gerçek eğlence ne onu bile unutmuş durumda. Eğlence, şehirdeki en pahalı yer neresi ise oraya gidip içerken bir de şuna bakayım olmuş. Benim bildiğim iyi eğlence dansın içinde kaybolabilmektir. İnsanlar beş bin, on bin, on beş bin yıl evvel heyecanlandığı bir anda kendini nasıl ifade etmiş? Tabii ki hareketlerle… Dans da o anın ilk şekli. Duanın ilk şekli danstır. Varoluşla tekrar bir olmanın ilk şekli ve hala bugün de bana göre en pratik olan şekli danstır. Kendimizle yalnız kalmayı unutmuş durumdayız.

     

    Farkındalık neden önemli?

    - Advertisement -

    Koskoca bir dünya üzerinde aslında hiçbir şey yaşamadan ya da çok ufağını yaşayarak bir ömür geçiriyoruz. Bu da genel olarak doğduğumuz ve büyüdüğümüz ortamda şekilleniyor. Hayatta kalabilmek görülebilmek için belli savunma mekanizmaları ve rutinler oluşturuyoruz. Bu bütün hayatımız boyunca (bunun içinde mutsuz da olsak daha rahat ediyoruz) hayatımıza yön veriyor. Herkese ve hayatın bize getirdiği her şeye bu otomatik sistemden cevap vererek ilişki kuruyoruz. Ve bu bizi yeni deneyimler yaşamaktan alıkoyuyor. Onun için farkındalık önemli, tabi farkındalığı ilerletmek ve yaratmak bambaşka bir konu… İnsanlar otursunlar bir gün hayallerini yazsınlar. Ben nasıl bir hayatı hayal ediyorum? Yazsınlar, üzerini kapatıp koysunlar. Onu fark etmek çok işlerine gelecek. Bir kaynak, muhakkak ki bir cevap verir, onu da görürler. Orada bir hayat seçerler. O yolu mu seçtin, bu yolu mu seçtin? Eğer sen kalbini seçmişsen bir kapı daha açılır. Kalbi seçmek bizi yeniliğe götürür. Şaka değil, dünyanın en büyük sihri burada duruyor. Kalp, nefreti sevgiye çeviriyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Bundan büyük bir sihir olabilir mi? Hayallerini yazsınlar. Hayat onlara belki hayalleriyle ilgili bir kapı açar. Seçip seçmemek ellerinde olur en azından. O anda bir farkındalık yaratabilirler.

     

    Aileniz iş dünyasının içinde kaldı, siz farklı bir kapı açtınız. Şimdi ilişkileriniz nasıl?

    Çok çok iyi. İlk başta hakikaten herkes tepki gösterdi. Hem de çok ciddi gösterdiler. Fakat hayatta hep böyle oluyor. Bu hepimizin başına gelebilir. Sen kalbini takip ettiğin sürece seni seven insanlar sonunda geliyorlar, görüyorlar, anlıyorlar, kabulleniyorlar. Herkes bunu yaşamıştır hayatında. Hindistan’a gittiğimde ‘hugging terapi’yi görmüştüm. Donmuş adamlar var, öyle bir travma yaşamış ki donmuş. Ne kızıyor, ne gülüyor, ne ağlıyor. Koyuyorsun o adamı grupta ortaya, gidiyor herkes sarılıyor ona yavaşça. Etrafında 30 kişi. Ben bu deneyimimi buraya da taşıdım. Babam birkaç sene evvel bana ‘Alp şu sarılmayı bize hatırlatmakla ne kadar iyi yaptın’ dedi. Benim için yapacak daha da bir şey kalmadı. Milyonlar kazansam o kadar mutlu olmazdım. Yani sonuçta hepimiz aynı yerdeyiz. Kalbi takip edene yol, kısmet, her şey geliyor. Ama kalple bilmeyi sağlamak birazcık meditasyon gerektiriyor.

     

    “İstanbul’da, borsada kalsaydım kim bilir ne olurdu ama inanın başarılı bir rüya olmazdı. İnsan her gün kendinden bir şeyler vermekle karşı karşıya kalıyor. Şeytana ruhunu satmak deyince insanın karşısına şeytan gelmiyor, sadece bir teklif geliyor. Ben kaçmak için bu çemberin dışına attım kendimi.”

     

    Alp Ekşioğlu’ndan farkındalık yaratan egzersiz

    “Şimdi burada olmak.” Mesela İstanbul’da olduğum sabahlar evden çıkarken kendime hatırlattığım bir farkındalık egzersizi var. Ne zaman korna ya da siren sesi duysam donacağım ve nerede olduğuma bakacağım. Evet vücudum burada ama aklım nerede? Bazen Hindistan’da veya akşam yiyeceğim yemekte bulurum onu. Önce nerede olduğumu tespit ederim sonra aklımı tekrar bu ana getiririm. Korna kendimi uyandırmak için kullandığım bir alarmdan ibaret. Siz kendinize başka bir alarm belirleyebilirsiniz. Bu telefonun sesi de olabilir. Kızmaya, üzülmeye hiç gerek yok. Önemli olan şu egzersizi yapmak. Geri gel, burada ol. Çünkü hayat sadece bu anda akar.”

     

    Yazı: Ruken Akbay GÜRTAŞ



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz