Diğer
    Ana SayfaHaberKemik erimesi “düşmeler ve kırıklarla” ortaya çıkıyor!

    Kemik erimesi “düşmeler ve kırıklarla” ortaya çıkıyor!

    -

    Kırık olmadığı sürece ağrı yapmadığı için sinsice, sessizce ilerleyen, kemik erimesi olarak bildiğimiz osteporoz, yaşam sürelerinin uzamasıyla önemli bir halk sağlığı sorunu haline geldi. Daha çok 50 yaşından sonra başlayan kemik erimesi, kadınlarda daha sık olmakla beraber erkeklerde de görülüyor ve toplumun yaşlanmasıyla büyüyen bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Her 3 kadından 1’inde ve her 5 erkekten 1’inde kemik erimesi görülüyor.

    Kemik sağlığının temelleri anne karnında atılıyor. Sağlıklı beslenen ve düzenli egzersiz yapan anne adaylarının bebekleri de yetişkin olduklarında sağlıklı kemiklere sahip oluyor. Anne karnında başlayan bu süreçte, farklı nedenlerle kemik erimesi riski taşıyan kişilerde, erken teşhis ve buna bağlı tedavi programı ile osteoporoza bağlı kırıkların önüne geçilebiliyor.

    Osteoporozun tedavisi ve rehabilitasyonunun, bireye olduğu kadar ülkelerin sosyal güvenlik kurumlarına ve ekonomisine de aşırı yük getirdiğini söyleyen Romatem İstanbul Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Hülya Şirzai, “Aslında kemik erimesi, kırıklar oluşmadan da tanısı konabilen, gerekli önlemlerle ve tedavilerle, kırıkların yaratacağı sağlık sorunlarının ve ekonomik yükün önlenebildiği bir hastalıktır” diyerek sorularımızı yanıtladı.

    OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ) NEDİR?

    Düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun yapısının bozulması sonucunda kırılganlığında artış ile sonuçlanan ve sık rastlanılan bir metabolik kemik hastalığıdır. Kasları yapısal olarak destekleyen, hayati organları koruyan ve hücrelerin çalışması için temel gereksinimlerden biri olan kalsiyumu depolayan kemiklerimiz çok önemli yapılardır. Zaman içinde kemiklerin yapısındaki kalsiyumun kaybedilmesi, delikli, zayıf ve kolay kırılabilir hale gelmesi, kemiğin iç yapısı ve kalitesinin bozulması, vücudun kemik çatısının zayıflayarak, kütlesini kaybetmiş kemiklerin oluşturduğu ‘kemik erimesi’ hastalığı olarak karşımıza çıkabilir. Tedavi edilmeyen kemik erimesi, kemiğin dayanıklılığını azaltarak kırılganlığını artırır. Bu durumla karşı karşıya gelen hasta, çevresindekilere daha bağımlı bir hale gelir ve üretken bir yaşamdan uzaklaşır. Yaşam kalitesi bozulur ve depresyon benzeri psikolojik sorunları da beraberinde yaşayabilir.

    Hipertansiyonun inme riski yaratması gibi, osteoporoz da kırık riski yaratan bir hastalıktır. Hastalığın en önemli komplikasyonu, kemik kırıkları olup, kırıklar ikincil birçok sağlık sorunları yaratabilmesi ve hatta ölümcül olabilmesidir.

    - Advertisement -

    KİMLERDE GÖRÜLÜR, GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?

    Günümüzde 200 milyondan fazla insanın osteoporotik (kırılgan kemik yapısına sahip) olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de de toplum giderek yaşlanıyor ve dolayısıyla osteoporoz önemli bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. Kalça kırıkları, osteoporozun en önemli komplikasyonudur; 2000 yılında tüm dünyada 9 milyon osteoporotik kırık vakası görülmüştür; bunların 1,6 milyonu kalça, 1,4 milyonu omurga kırığıdır. Ciddi kalça kırıkları sonrasında daha önce kendi başına yürüyebilenler, kırıktan bir yıl sonra yürüyemeyebilirler. Kalça kırığı olanlarda ölüm, kırık sonrası 2 yıl içinde %12-20’dir. Erkeklerde ölüm oranları iki kat fazladır, hayatta kalanların %50’si bağımsız yaşama dönemezler ve birçoğu uzun süreli bakıma muhtaç olurlar. Kırıklar, yaşlılarda daha sıktır ve daha ciddi sağlık sorunlar yaratıyor. Yaşlılarda kalça kırıkları bir yıl içinde %15-20 oranında ölümlere neden oluyor ve hastaların %50’si başkalarına bağımlı hale geliyorlar. Her kırık, diğer bölgelerde de olabilecek yeni kırıkların habercisidir. Çoklu kırıklar yaşam kalitesini bozuyor ve ölümü artırıyor.

    KEMİK ERİMESİ KONUSUNDA KİMLER RİSK ALTINDA?

    • Kadın olmak
    • 50 yaşın üstünde olmak
    • Menopoza girmiş olmak (Menopoza girmiş kadınların ortalama üçte birinde osteoporoz gelişmektedir ki, bunun sorumlusu östrojen düzeyindeki azalmadır)
    • Erken menopoza girmek veya yumurtalıkların operasyon ile alınmasını takiben cerrahi (yapay) menopoza girmek.
    • Erkeklerde erkek cinsiyet hormonu olan testosterondaki azalma ile kemik kütlesi de azalabilmektedir. (Erkeklerde gonad fonksiyonunun; işlevinin herhangi bir nedenle azalması osteoporoza bağlı kırıklara yol açabilmektedir).
    • Düşük kalsiyum içeren yiyeceklerle beslenme ve vitamin D eksikliği, aşırı A vitamini alımı
    • Fiziksel aktivitenin, hareketliliğin ve egzersizin az olması (egzersizin kemik kütlesini arttırdığı, kemiği kuvvetlendirdiği kanıtlanmıştır)
    • Ailede osteoporozlu kimselerin bulunması (kırıklara yatkınlığın bir kısmı kalıtsaldır; annelerinde kalça kırığı öyküsü olanlar)
    • Kısa boylu, ince yapılı kişiler iri yapılı, kilolu kişilere göre daha fazla osteoporoz riski taşımaktadırlar
    • Beyaz tenli, açık renk gözlü olmak
    • Sigara içmek
    • Alkollü, kolalı ve kafeinli içecekleri çok fazla tüketmek
    • Bazı ilaçları uzun süreden beri veya yüksek dozlarda kullanıyor olmak (Epilepsi ilaçları, tiroid ilaçları, bazı kanser ilaçları gibi)

    Bazı kronik hastalıkların olması (Örneğin; şeker hastalığı, tiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması, mide-barsak operasyonu geçirmiş olmak, uzun süren hareketsizlik, felçler, bazı romatizmal hastalıklar ve diğer bazı hormonal hastalıklar, barsak hastalıkları, kan hastalıkları osteoporoza neden olabiliyor.)

    kemik erimesi

    KEMİK ERİMESİNİN NEDENLERİ NELER?

    Kemik çok dinamik bir organdır; sürekli kaybedilip, yeniden yapılanır. Kemik kütlesi, doğumdan ergenliğe kadar şekilleniyor ve büyüyor. Bu büyüme, kızlarda ergenlik sırasında 12-13, erkeklerde ise 16-17 yaşlarında maksimal düzeylere ulaşıyor. Daha sonra kemik sağlığının idamesi için, kemik devamlı yenileniyor. Kemiğin yapım ve yıkım döngüsü yaşam boyunca devam ediyor. Bu devrede yaşlanan kemiğin yeniden tamiri yapılıyor. Çünkü günlük yaşamda kemikte fark edilmeyen devamlı mikro-travmalar, mikro-kırıklar yaratıyor, mikro-kırıklar eğer tamir edilmezse makro-kırıklara neden olabiliyor. Kemik yenilenmesi, özellikle vücutta kalsiyum ve fosfor dengesini de sağlıyor. Bu kemiğin kütlesi, yapım yıkım döngüsü genetik faktörlerle tayin edilse de cinsiyet, beslenme, fizik aktivite ve büyüme sırasındaki sağlıkla yakından ilgilidir. 20-30’lu yaşlarda aynı düzeyde muhafaza edilirken, daha sonra kayıplar başlıyor, kadında menopoz ve her iki cinste yaşlanmayla kemik kaybı giderek artıyor. Kemiğin yapımı ve yıkımı arasındaki denge önemlidir, yaşlanma ve menopoz dışında, diğer faktörler de kemik kaybını arttırabiliyor. Bu kayıplar, yapımdan daha fazla olduğunda, kemik kaybı başlıyor ve kemik erimesi ortaya çıkıyor.

    KEMİK ERİMESİ TEDAVİSİ YILLARCA SÜREBİLİR

    KEMİK ERİMESİ TEDAVİSİ NE KADAR SÜRER?

    Tedavi süresi ile ilgili karar hastaya özel olmalıdır. Mevcut kanıtlar doğrultusunda bazı ilaçlarda tedavi süresi 3-5 yıldır. Yüksek kırık riski olan hastalarda ise daha uzun süre devam edilebilir, yıllarca sürebilir veya farklı bir ilaç düşünülebilir. Bazı ilaçlarda kullanım süresi 18 ay ile sınırlıdır. Tedavi izlemini DEXA (kemik mineral yoğunluğu ölçümü) ile ortalama iki yıl aralıklarla öneriyoruz.

    Beslenmede nelere dikkat edilmesi gerekir? Tedaviye ek tavsiyeler neler olabilir?

    Hastalarımıza günlük beslenmede en önemlisi tavsiyemiz, yeterli kalsiyum ve D vitamini alımının sağlanmasıdır. Günlük kalsiyum ihtiyacı yaşa ve cinsiyete göre farklılıklar göstermekle birlikte ortalama olarak 1000- 1200 mg /gün alımı yeterlidir. Kalsiyum içeriği zengin beslenmek önemlidir.

    Besinlerin büyük bölümü kalsiyum içerir ancak nispeten düşük miktarlardadır. En büyük katkıyı süt, peynir ve yoğurt gibi süt ürünleri sağlar. Brokoli, karalahana, soya gibi birkaç sebze ve çeşitli kuru yemişlerde de aynı şekilde kayda değer düzeyde kalsiyum bulunur. 150 mg/l kalsiyum içeren bazı sodalar (maden suları) da yine iyi bir kalsiyum kaynağı olarak kullanılabilir. 1 bardak süt, 1 yoğurt, 1 dilim sert veya yarı sert peynir, 1 litre bol kalsiyumlu maden sodası, 1 porsiyon karalahana, brokoli vb. kalsiyum bakımından zengin bir sebze herhangi birinden günde dört porsiyon tüketilmesi halinde, diğer besinlerde mevcut olan az miktarda kalsiyum da hesaba katılınca, günlük olarak önerilen 1000 mg düzeyindeki kalsiyum alımı sağlanacaktır.

    Hastaların D vitamini düzeyine göre tedavi planlanıyoruz ≥30 ng/ml D vitamini düzeyini hedefliyoruz. D vitamini esasen güneş ışınları yardımıyla deride üretilir, ancak besinlerden de sınırlı miktarlarda da alınabilir. Yalnız birkaç balık cinsi (özellikle somon) dikkate değer miktarlarda D vitamini içeriyor. Başlıca D vitamini kaynağı, derimizde üretilen D vitaminidir ki bunu da ancak güneşten elde edebiliyoruz. Yaz dönemi (Nisan ortasından Ekim ortasına) her gün saat 11:00 ile 15:00 arası 20- 30 dakika açık havaya çıkmak yeterlidir. Böylece deride yeterince D vitamini üretilebilecektir. Öte yandan, güneş ışınlarına gereğinden fazla maruz kalmak cilt kanseri riskini arttırdığı için bu belirtilen süreleri aşmamakta fayda vardır. Bunun yanında magnezyum ve çinko gibi mineraller ile B6 vitamini, C vitamini ve K vitamini kemik sağlığını korumada yeterli miktarda besinlerden veya ek olarak alınabilir. Diyetle protein alımı kas kütlesini, kalsiyum emilimini artırarak ve paratiroid hormonu baskılayarak kemik sağlığına katkıda bulunur. Günlük kilo başına 1 gram protein alımı öneriyoruz. Yeterli ve dengeli bir beslenme ile kilo kontrolü sağlanmalıdır. Kafein ve sodyum vücuttan kalsiyum kaybını arttırır. Bu nedenle yoğun miktarda alınmamalıdır. Aşırı alkol alımından kaçınılmalıdır. Hastalarımızı düşme riski açısından sorguluyoruz. Düşme riskini artırabilecek risk faktörlerinde düzenlemeler ve ev içi emniyet düzenlemeleri yapılmasını öneriyor, varsa eğer görme kusurlarının tedavi edilmesini sağlıyoruz.

    EGZERSİZ İLE KEMİKLERİMİZİ KORUYABİLİRİZ

    KEMİK ERİMESİNDEN KORUNABİLİR MİYİZ?

    Osteoporozdan korunmada ve tedavisinde, hep altını çizdiğimiz gibi egzersiz son derece önemlidir. Egzersizler; yer çekimine karşı yapılan güçlü egzersizler, kas gücünü arttıran egzersizler, denge, koordinasyon ve germe egzersizleridir. En az haftada 3 gün, 30-40 dakika tempolu yürüyüşler düzenli olarak uygulandığında kemik sağlığını olumlu yönde etkiliyor. Denge ve koordinasyon egzersizleri, pilates temelli egzersizler, su içi egzersiz programları, yoga egzersizleri, tai-chi egzersizleri de planlanabilir.

    Tedaviye başlarken hastalarımıza; tedaviye uyum, düzenli fiziksel aktivite ve planlanmış egzersiz, yaşam stili değişiklikleri, dengeli ve sağlıklı beslenme, kalsiyum ve D vitamini alımının önemi ve düşmelerin önlenmesi için ev içi düzenlemeler konusunda eğitim veriyor ve takip ederek teşvik ediyoruz.

    KİMLER KEMİK YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ YAPTIRMALI?

    • İleri yaş; 65 yaş ve üstündeki tüm kadınlar, 70 yaş üstünde erkekler
    • Erken menopoza giren kadınlar
    • Boyda kısalma
    • Zayıf, minyon yapılı olmak
    • Düşme, kırık hikayesi olmak
    • Ebeveynlerde kalça, omurga kırığı hikayesi olmak
    • Sigara ve alkol kullanmak
    • Kortizon ilaçları kullanmak
    • Tiroid, diyabet, romatizmal hastalıklar gibi kronik hastalığı olanlar


    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz