Diğer
    Ana SayfaPsikolojiHayat arkadaşlarla daha güzel

    Hayat arkadaşlarla daha güzel

    -

     

    Bir de arkadaşlık kuramayanlar var…

    Ciddi bir sorun… Çok sık arkadaş değiştirmek de aynı şekilde… Baktığımızda arkadaşlıkla ilgili süreçlere sıcak bakmayan, bu konuda yeterliliği olmayan ebeveynler görüyoruz. “Zarar görür müyüm?” endişesi çok olan bu ebeveynler çocuklarını, kötü bir şey olmasın, olumsuz insanlardan etkilenmesinler diye koruma altına almak istiyor. Kendi sosyal ortamları yeterli olmadığı için ve sosyal ortamdaki tehlikeleri bilemediklerinden riskleri abartabiliyorlar. Çocuğu içeride tutmaya istekli oluyor ve bağımlı ilişki geliştiriyorlar.

     

     

    - Advertisement -

    Bu durumda ne yapılabilir?

    Çocuk için de anne-baba için de desteğe ihtiyaç var. Hem bireysel hem de grup terapileri faydalı oluyor. Grubun içinde sosyal ilişkiler ve ağlar oluşuyor. Oradaki süreçler pek çok şeyi fark etmeyi, kendini geliştirmeyi sağlıyor.

     

     

    Arkadaşlarımızı nasıl seçiyoruz?

    İlk izlenim çok önemli. Yani ilk birkaç saniye içinde kişinin görünüşü, duruşu, bakışı, ses tonu, konuşması ile ilgili aldığımız elektrik… Bu izlenimler geçmişten izler taşıyor. Kişinin bakışı sevdiğimiz eski bir arkadaşın bakışına ya da ses tonu annemizinkine benziyor. İlk izlenimlerin hiçbiri bilinçli olmuyor ve genelde doğru bilgi veriyor. İletişim başladığında ise bilinçli kriterlerimizi değerlendirmeye başlıyoruz. Arkadaşlık seçiminde bazı insanlar kendilerindekine benzer patolojileri bulmaya eğilimli oluyor, bazıları ise kendi eksikliklerini tamamlama ihtiyacı içinde oluyor ve kendinde olmayanlara sahip olan arkadaşı bulup nasıl zenginleşebileceklerine bakıyor. Patolojileri besleyen arkadaşlık riskli, birbirini tamamlayan arkadaşlık ise kazandıran oluyor.

     

     

    “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” sözü doğru mu?

    Arkadaş tam anlamı ile aynadır. Ergenlik döneminde biraz farklılaşabilir ancak üniversite ve sonrasındaki arkadaşları bir kişiye kendisi hakkında çok veri verebiliyor. Kişiler kendileri ile ilgili olumlu durumları da olumsuz kalıpları da arkadaş seçimlerine bakarak yakalayabilir. Niye o arkadaşları seçtiğimiz konusunda bilinçli olmak, gitmeyen ilişkiler varsa tıkanan noktayı keşfetmek ve onu açmak için bu farkındalıklar çok işe yarıyor.

     

     

    Arkadaşlık ilişkileri de evlilikte olduğu gibi yıllar içinde bakım istiyor mu?

    Bazı arkadaşlıklarda sürekli birbirini aramak, görüşmek gerekmiyor, o ilişki hep devam ediyor. Bazılarında ise hep aramak, beslenmek gerekiyor. Örneğin bazı arkadaşlar sayıyor, üç kere aradım, beni geri aramadın diye… İşte bu hesaplara girildiğinde arkadaşlık ilişkisinin bozulma olasılığı daha fazla. Bir ilişkide ne kadar çok kriter varsa, bunların karşılanıp karşılanmayacağı o ilişkinin devamlılığını belirliyor. Karşındakini olduğu gibi kabul etmek, “Beni niye aramadın?” demeyip de “İyi misin? Epeydir aramadın, merak ettim” diye arayan arkadaşların olduğu ilişki daha değerli hale geliyor.

    İş yerindeki yakın arkadaşına kendini ifade eden, yaşadıklarını, duygularını anlatan sonra da “Bildiklerini bana karşı kullanıyor” diye pişman olanlardan mısınız? Duygusal süreçlerini paylaşmaya daha çok ihtiyaç duyan biz kadınlar bu durumla daha sık karşılaşıyoruz. Bütün günü iş yerinde geçirdiğini, eşiyle paylaşımının az olduğunu söyleyen kadınlar bu ihtiyacı daha fazla duyuyor. Böyle bir arkadaşlık nedeniyle tabir yerindeyse adeta “kazık yiyen” kişi sonrasında daha korunaklı, dikkatli davranmaya başlıyor. Ancak bu ofis arkadaşlıklarının her zaman kötü sonla biteceği anlamına gelmiyor. Birbirine destek veren, biri hata yaptığında diğerinin kapattığı ilişkiler de kurulabiliyor. Karşılıklı tatmini sağlayan, beslenen ilişkiler uzun soluklu oluyor.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz