Diğer
    Ana Sayfaİlişkiİlişkinin ipleri kadının ellerinde

    İlişkinin ipleri kadının ellerinde

    -

    Bu eğitimle öğrenilebilen bir farkındalık mıdır?
    Bu davranışlar otomatiktir ve kuşak geçişlidir. Örneğin anne eziliyor, adeta babanın kapatması gibi… Bu ailenin kızı bir yandan kuşak çatışmasının da etkisi ile ya ben de annem gibi olursam diye tepki gösterirken bir gün kendisi de bir kapatma oluveriyor. Benim işim de sabahtan akşama kadar kadınların kendi benliklerinin yeniden farkına varmalarını sağlamak…

    Evlenmek isteyen taraf gerçekten hep kadınlar mı?
    Bu söylem erkeğin işine geliyor. Hiçbir adamla evlenmeyin bakalım ne olacak? 30 yıl önce adamlar kızların peşinden nasıl koşardı? Nasıl liselerin kapı önlerinde beklerlerdi değil mi? Ve şimdi nasıl ferahladılar… Bu nasıl mı oldu? Kadının kendine ihanet etmesi ile oldu. Erkekler de şimdi beş tane sevgilim olur, çocuğa da bakmam, gel yapış bana diyebiliyorlar. Bütün bu adamlar işte bu hezeyanlı kadını tarif ediyorlar. Eğer insan kendi gerçekliğinin farkında değilse hezeyana düşer çünkü kendi çığlığını kendi bile duymuyordur. Bu durumdaki kadın hep daha yüksek bağırıyor, her şeyi kontrol etmeye çalışıyor çünkü hiçbir şeye hakim olmadığını düşünüyor. Birçok kadının her şeyi kontrol etme çabası da buradan kaynaklanıyor. Kadının kendi ekolojisine bakması, ‘Hep veriyorsun ey kadın, titre ve kendine gel’ demesi gerekiyor.

    Kadınlara bu anlamda nasıl destek oluyorsunuz?
    Buraya gelen kadınlar birkaç seansta toparlanıyorlar çünkü hepsinin duygusal zekası çok güçlü. Hemen, ‘Bir dakika ben ne yapıyorum?’ diyorlar. Kadın kontrolünde olmadığını düşündüğü için her şeyi kontrol etmeye çalışıyor oysa kontrol hiçbir zaman kadından çıkmıyor. Ancak gerçekle uyuşmayan bir imaj yaratılıyor, adeta kadın yok gibi… Kadın doğurmasın, emzirmesin, büyütmesin bakalım ne olacak? Bunu iyi düşünmek gerekiyor.

    iliski-temmuz-2012-resim-4Bir de annelik sorumluluğu var…
    Modern kadının işi çok zor… İçerde de dışarda da çalışacak, hem de iyi anne olacak. Ama böyle bir dünya yok. Kadın çocuk doğurduktan sonra hala stres alt›nda para kazanmaya çalışıyorsa o zaman o adamla ilişkisinde bir problem vardır. Babanın görevi geçinebilecek parayı kazanıp getirmek ve maddi yükü daha fazla yüklenmektir. Kadın da erkeği, dışarıdaki can pazarından para kazanıp getirmesi için destekler. Bu aşamada erkeğin de kendisini saf dışı bırakılmış hissetmemesi gerekiyor. Aldatma yoktur dediğimiz yer de burası. Adam gideyim de aldatayım demiyor, saf dışı bırakıldığı, dışarda kaldığı için gidiyor.

    Annelik ya da kariyer arasında seçim mi yapmalıyız?
    Anne olmanın gereklerinin modern toplumla bağdaşmadığını kabul etmek gerekiyor. Kadın, bebeğini doğurduktan sonra bakımı bir başkasına devrederek tekrar çalışmaya başlıyor. Ancak anne ve bebeğin bu uzak kalışı ikisine de iyi gelmiyor. Doğal olan 0-2 yaş arasında annenin, bebeğin tüm ihtiyaçlarını giderebilecek kadar bebeğine yakın olabilmesidir. Eğer anne çalıştığı yere bebeğini getirebiliyorsa, emzirebiliyorsa, altını değiştirebiliyorsa çalışmaya devam edebilir. Aksi takdirde kariyerine ara vermesi gerekiyor. Ancak birkaç yıl sonra iş yaşamına geri dönen kadın kendini zayıflamış hissediyor çünkü bir zamanlar beraber çalıştığı arkadaşlarını ilerlemiş, kendi yöneticisi olmuş buluyor. Burada bir sistem sorunundan bahsediyoruz. Durum böyleyken erkeğin kadını sonsuz desteklemesi, baba kimliği ile yapabileceği her şeyi yapması, iş kimliği ile de finansal sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor. Bu destek ünitesi kurulmadan çocuk sahibi olmak birçok soruna neden oluyor.

    - Advertisement -

     

    Devamı diğer sayfada



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz