Bu kooperatifler nerede?
Bostancı, Zeytinburnu, Sarıyer ve Üsküdar’da var.
Kıyı balıkçısından alabilmek için sadece bu noktalar mı var yani?
Evet, maalesef. Orta ve uzun vadeli hedefimiz İstanbullu kıyı balıkçısının kendi karnını doyurabildiği dolayısıyla kendi denizini koruyabildiği bir noktaya varması. Keyifli şeyler de yapıyoruz, beraber yemek yeriz, tam buğdayı nasıl buluruz diye dolanırız, bilgimizi paylaşırız, üretici şenliklerini asla kaçırmayız. Tohum Takas Şenliği bizim yüzümüzü gülümseten bir çalışmadır. Temmuz-eylül ayları arasında pembe domates yiyip diğer zamanlarda domates yemeyi ayıp sayarız. Kendi tarhanamızı evde yapamasak bile yapanı destekleriz.
İstanbul’da bulamadığınız şeyler var mı? Mesela peynirinizi istanbul’dan mı alırsınız?
Tabii ki, buradan çıksak beş dakika içerisinde ulaşabileceğiniz altı-yedi mandıra ve satış noktası gösterebilirim. Mevsimi olsa koyun yoğurdu da bulurum size.
Bazıları peynirlerini sadece Bodrum’dan alıyormuş, İstanbul’da gerçek sütten yapılan peynir bulamıyormuş…
Kesinlikle çok yanlış. Gerekli araştırmayı yaptığınız zaman doğal besinlerin hepsini buradan bulabilirsiniz. Cep telefonuna ayırdığınız bütçeyi gıdaya ayırsanız gerçek gıdaya ulaşmak kolay ve hatta hiç de lüks sayılmayacak aslında. Bundan 30 yıl önce cep telefonlarımız yoktu dolayısıyla böyle bir harcama kalemimiz de yoktu. Teknolojik ürünlere daha fazla bütçe ayırıp gıdada daha ucuza kaçıyorsanız eğer garanti yediklerinizden zehirleniyorsunuz demektir. Ya da yedikleriniz kesinlikle size şifa olmuyor diyebilirim. Kibirli bir canlıdır insan; kendini ölümsüz zanneder. Etin ne kadar yok olabilecek bir şey olduğunu hamile kaldığında anlar kadınlar. Sokaktan aldığınız herhangi bir paketli gıda veya bir lokantada yediğiniz yemek, ağzını yapıştırıp sizi öpen, üstelik dilini içeri sokan kocaman bir adam diye düşünün. Ürpertici bir benzetme evet ama işin aslı bu. Adamla tanışıyorsanız, hukukunuz varsa problem yok ama tanımıyorsanız sahici bir tecavüz söz konusu. Gıdada bu ayrımı iyi yapabilmek gerek. Eline sağlık denmesi boşuna değil, boğaza takılınca lokma “helal” denmesi laf değil, gıdanın şifa olması tümüyle içeriğiyle bağlantılı ve bunlar boş sözcükler hiç değil. Ne yiyorsak sahiden oyuz.
Peki biz nereden bulabiliriz bu mandıraları ya da kıyı balıkçılarını, bilgiye nasıl ulaşacağız?
Merakla. Bir kere kafayı buna takmanız gerekiyor. Geçtiğimiz hafta Eminönü’ndeki peynircime gidecek vakit bulamadım o yüzden dolabımda kaşar peyniri yok. En iyi süpermarkette bile aradığım peyniri bulamam. Diyorlar ki somon çok önemli, somon yemiyorsan Omega 3 alamazsın. Peki o zaman Van’dakiler, Siirt’tekiler ne yaptı bu kadar yıl? Dolayısıyla merak edip araştırdığınız zaman her türlü bilgiye ulaşabilirsiniz. Bu kadar para verdiğimiz akıllı telefonlarda google var… Merada otlayan hayvanın sütünde de Omega 3 olduğunu böyle öğrenebilirsiniz.