Diğer
    Ana SayfaSağlıkHamilelikHamileliği önleyen ve annelik şansını düşüren 5 etken

    Hamileliği önleyen ve annelik şansını düşüren 5 etken

    -

    İnfertilite, toplumdaki bilinen adıyla kısırlık her 100 çiftin 10-15’inde görülen bir sorun. Bu tablonun yüzde 30’u yalnızca kadınlara bağlı sebeplerden kaynaklanıyor. Son yıllarda kadınlarda görülen infertilitenin önemli sorumlularından biri ise ‘ilerleyen yaş’ oluyor. Öyle ki doğurganlık kadınlarda 20’li ve 30’lu yaşların başında zirve yaparken, bu şans 35 yaşından sonra azalmaya başlıyor ve 40’lı yaşlarda yarı yarıya düşüyor. Zira, ilerleyen yaşla birlikte yumurta sayısı azalırken, kalitesi de düşüyor. Anöploidi adı verilen ve genetik anormalliklerin görüldüğü (yumurtada çok az veya çok fazla kromozom bulunması) yumurtaların oranı yaklaşık 35 yaşına kadar ender görülürken, bu yaştan itibaren sıklığı giderek artıyor; 40 yaşında yüzde 70’e ve 45 yaşından sonra neredeyse yüzde 100’e ulaşıyor. Acıbadem  Bağdat Caddesi Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Belgin Selam, ilerleyen yaşla birlikte doğurganlığın azalması nedeniyle 6 ay düzenli korunmasız ilişkiden sonra hamile kalamayan 35 yaş ve üstü kadınların zaman kaybetmeden bir hekime başvurmaları gerektiğine dikkat çekerek, “Bu yaş grubundaki kadınlarda erken değerlendirme ve tedavi büyük önem taşıyor. 40 yaş üstü kadınlarda ise daha acil değerlendirme ve tedavi planlanıyor. İlerleyen yaşın yanı sıra hatalı alışkanlıkların ve çevresel etkenlerin de doğurganlığı olumsuz etkilediğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Belgin Selam, hamileliği önleyen ve annelik şansını azaltan faktörleri anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu!

    HAMİLELİĞİ ÖNLEYEN VE ANNE OLMA ŞANSINI DÜŞÜREN 5 ETKEN

    HATALI BESLENME ALIŞKANLIKLARI

    Yapılan araştırmalar; çok zayıf ya da obezite sorunu yaşayan kadınlarda doğurganlık oranlarının düştüğünü ortaya koyuyor. Ayrıca hatalı beslenme alışkanlıklarının da hamilelik şansını düşürdüğü belirtiliyor. Örneğin ağır metal içeren deniz ürünleri tüketiminden kaynaklanan yüksek civa seviyeleri infertilite ile ilişkili olabiliyor.

    Ne yapmalı? Yumurtlama bozukluğu sorunu yaşayan kadınlarda doğurganlık şansını yükseltmede diyet değişikliklerinin etkisine dair yeterli kanıt olmamakla birlikte genel sağlığı iyileştirme yönünden beslenme değişiklikleri önerilebiliyor. Folik asit, uzun zincirli omega-3 yağ asitleri, tam tahıllar, sebzeler, balık ve soya izoflavonlarının doğurganlık üzerinde yararlı etkileri olabiliyor. Bunların yanı sıra yüksek trans yağlar yerine tekli doymamış yağlar, bitkisel kaynaklar, düşük glisemik indeksli karbonhidratlar ve bitkisel demir takviyeleri, yumurtlama problemleri ve infertilite riskini azaltabiliyor.

    SİGARA ALIŞKANLIĞI

    Sigaranın doğurganlık üzerinde önemli olumsuz etkileri olduğunu yapılan pek çok araştırma ortaya koyuyor. Sigaradaki kimyasallar yumurtaların kalitesini ve rezervini olumsuz etkiliyor. Öyle ki üreme hücrelerinde hem kromozom hem DNA hasarı sigaradan kaynaklanabiliyor. Sigara alışkanlığı olan 10 bin 928 kadını içeren meta-analiz çalışmada; infertilite riskinin önemli oranda daha yüksek ve canlı doğum şansının sigara içmeyen popülasyona göre düşük olduğu tespit edilmiş. Ayrıca sigara içen kadınlarda, sigara içmeyenlere göre menopoz, ortalama 1 ila 4 yıl daha erken oluşuyor. Hamilelik sırasında alkol tüketiminin de fetüsün gelişimi üzerinde zararlı etkileri bulunuyor.

    Ne yapmalı? Hamilelik şansını artırmak ve bu süreci sağlıklı geçirmek için sigara alışkanlığından hemen vazgeçmeyi ihmal etmeyin. Ayrıca erkeklerde kronik alkol bağımlılığı, düşük sperm sayısı, hacmi, hareketliliği, sperm morfolojisi, ve serum testosteron seviyesi ile ilişkilendirilmiştir. Yoğun alkol tüketimi olan erkeklerin eşlerinde hamileliğe kadar geçen süre uzuyor. Gebelik sırasında alkol tüketiminin fetüsün gelişimi üzerinde zararlı etkileri bulunuyor. Bu nedenlerle alkol kullanımından kaçınmanız da çok önemli.

    - Advertisement -

    hamileliği önleyen

    YÜKSEK DOZ KAFEİN TÜKETİMİ

    Yüksek düzeyde kafein alışkanlığı, örneğin günde 500 mg’dan fazla kafein içeren içecekler tüketmek (5 fincan kahve veya eşdeğeri) hamilelik şansını azaltıyor. Kafein alımı, muhtemelen sperm DNA hasarı yoluyla erkek üreme fonksiyonunu olumsuz etkileyebiliyor. Gebelik sırasında 200 ila 300 mg’ın üzerinde (günde 2-3 bardak) kafein tüketimi düşük yapma riskini artırabiliyor.

    Ne yapmalı? Kafein içeren içecekleri minimum düzeyde sınırlandırmayı alışkanlık edinin.

    ÇEŞİTLİ KİMYASALLAR

    Poliklorlu bifeniller gibi belirli hormonları etkileyebilen kimyasallara fazla maruz kalmak kadınlarda doğurganlığı olumsuz etkileyebiliyor. Zira genellikle elektrik, ısı iletimi ve hidrolik cihazlar; boya, plastik ve sünger ürünlerinde; karbonsuz kopya kağıdı içeriklerinde yer alan bu kimyasallar hormon ve hücre dengelerini değiştirerek yumurtaların kalitesi ile rezervlerini olumsuz etkiliyorlar.

    Ne yapmalı? Gıda, sıvı ve kişisel bakımınızda hormonları bozan kimyasallardan uzak durmaya özen gösterin.

    HAVA KİRLİLİĞİ

    Hava kirliliğine fazla maruz kalan kadınlarda daha düşük doğurganlık oranları izleniyor. Yapılan çalışmalara göre; hava kirliliğinin yoğun olduğu ana karayollarına daha yakın yaşayan çiftlerde hamilelik için geçen süre uzuyor ve infertilite riski artıyor. Ayrıca nitrojen dioksitlere ve ince parçacıklı maddelere maruz kalan kadınlarda da hamile kalma şansının azaldığı ve düşük riskinin arttığı belirtiliyor.

    Ne yapmalı? Hava kirliliğinden mümkün olduğunca kaçınmaya özen gösterin.

    YUMURTLAMA BOZUKLUKLARI

    Yumurtlama bozuklukları genellikle adet düzensizlikleriyle seyrediyor ve infertil kadınların yüzde 40’ında izleniyor. En yaygın nedenleri arasında polikistik over sendromu (PCOS), obezite, premenopoz, kilo alımı veya kaybı, yorucu veya aşırı egzersiz, tiroit fonksiyon bozuklukları ve prolaktin hormon yükseklikleri yer alıyor.

    Ne yapmalı? Adetleriniz düzenli değilse jinekolojik muayene ve gerekli testleri yaptırarak nedenlerine yönelik tedavileri uygulamanız önem taşıyor.

    YUMURTALIK REZERVİNİN AZALMASI

    Kadınlarda üreme potansiyelini gösteren yumurtalık (over) rezervi, yumurta (oosit) sayısı ve kalitesini tanımlıyor. Kadın yaşı yumurtalık rezervinde en önemli belirleyici faktördür. Azalmış yumurtalık rezervi, ileri yaşla, endometriozisle (normalde rahmi kaplayan endometriyal dokunun yumurtalıklar, fallop tüpleri ve karın boşluğu gibi anormal yerlerde rahim boşluğunun dışında gelişmesiyle) ya da ailesinde erken menopoz olanlarda genetik sebeplerle oluşabiliyor.

    Ne yapmalı? Tıbbi zorunluluk nedeniyle üreme hücrelerini ve dokularını saklamak mümkün. Düşük yumurtalık rezervi olup henüz doğurmamış kadınlarda veya aile öyküsünde erken menopoz olan hastalar için ülkemizde yumurta dondurma imkanı bulunuyor Kadınlarda benzer şekilde kemoterapi ve radyoterapi öncesinde, üreme fonksiyonlarının kaybedilmesine yol açacak olan ameliyatlar (yumurtalıkların alınması gibi operasyonlar) öncesinde üreme hücreleri ve gonad dokuları saklanabiliyor.

    İLGİLİ İÇERİKLER



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz